Page 14 - Tarih11 - Ünite 3
P. 14
3. ÜNİTE
Bunun üzerine Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu olan İbrahim
Paşa 1828’de Mora’dan çekilmiş ve Rusya, Osmanlı Devleti’ne
karşı savaş açmıştır. 1827-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Ruslar
Osmanlı ordusunu mağlup ederek Edirne’ye kadar ilerlemiştir.
Sonuçta iki devlet arasında 1829'da Edirne Barış Antlaşması im-
zalanmış ve bu antlaşma ile bağımsız Yunan devleti kurulmuştur.
Böylece 1821 yılında Rumların Mora Yarımadası’nda başlattıkları
isyan, bağımsız Yunan devletinin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Bu
yönüyle Mora İsyanı, Balkanlarda yaşayan diğer milletlerin ayak-
lanmalarına örnek olmuştur.
Kırım Savaşı (1853-1856) ve Paris Konferansı (1856)
Rusya’nın güneye inme politikasının bir sonucu olarak Osmanlı
Devleti ile Rusya arasında Kırım Savaşı (Görsel 3.10) yaşanmıştır.
Ancak Rusya’nın Boğazlara açıl-
ma isteği ve Osmanlı Devleti’nin
topraklarına göz dikmesi, İngiltere
ve Fransa’nın çıkarlarına dokun-
muştur. Bu nedenle Avrupalı güçler,
Osmanlı Devleti’nin yanında yer
alarak Rusya’ya karşı bir Avrupa
bloğu oluşturmuştur. Rusya’nın
Kutsal Yerler Sorunu’nu bahane
Görsel 3.10 ederek başlattığı savaşta, Rusya yenilmiş ve 1856 Paris Antlaş-
Kırım Savaşı
(Franz Roubaud) ması imzalanmıştır.
Kutsal Yerler Sorunu
Hristiyanlar tarafından Kudüs ve çevresi buralarda bulunan
kilise, mezar gibi bazı yerler, kutsal sayılmaktaydı. Bunun için
Osmanlı’da Hristiyan mezhepleri arasında, bu yerler öteden
beri büyük bir rekabet konusuydu. Osmanlı Devleti, bu böl-
geyi topraklarına kattıktan sonra kutsal yerlerde mezhepler
arasında daha önce kurulmuş olan düzeni olduğu gibi bıraktı.
Ancak sonraki yıllarda, devletlerin de baskıları ile Katoliklere
ve Ortodokslara, diğer mezheplerin aleyhine birçok ayrıcalık
verdi. 1740 kapitülasyonu ile Fransızlara yani Katoliklere yeni
ayrıcalıklar tanındı. Fransız İhtilali sırasında meydana gelen
gelişmeler, kutsal yerlerdeki Katolikleri koruyucusuz bıraktı
ve Ortodokslar, kutsal yerlerde daha üstün bir duruma geçti.
Ancak Katolikler, eski durumun kurulmasını istemeye başladı
ve bu durum Kutsal Yerler Sorunu’nun doğmasına neden oldu.
Sorun, görünüşte 1847 yılında İsa’nın doğduğu yer olan ve
“Beytül-Lâhim”denilen yerdeki gümüş yıldızın kaybolması
ile başladı. Bunun suçunu, Ortodokslarla Katolikler birbirle-
rinin üstlerine attılar. Osmanlı Devleti, mezhepler arasındaki
gerginliğe son verebilmek için kendisi yeni bir yıldız yaptırıp
yerine koymak istediyse de sorunun gelişmesini önleyemedi.
YORUMLAYALIM
Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, s.196’dan düzenlenmiştir.
Kutsal Yerler Sorunu’nun, Osmanlı dış siyasetine etkileri nelerdir?
100