Page 44 - Tarih 9 | 5.Ünite
P. 44

5. ÜNİTE


                                              İbn-i Rüşd (1126-1198)

                                              Kurtuba’da doğan İbn-i Rüşd, felsefeden tıbba çeşitli bilim
                                              dallarıyla ilgili yaklaşık 94 eser yazmıştır (Görsel 5.35). Batı’da
                                              Averroes adıyla bilinir. İslam dünyasında fazla anlaşılmayan
                                              İbn-i Rüşd’ün etkisi Batı’da XVIII. yüzyıla kadar devam et-
                                              miştir. Aristo’nun en büyük yorumcusu olarak kabul edilir. XII.
                                              yüzyıldan itibaren Avrupa’da “Latin İbn-i Rüşdçülük” denilen
                                              bir felsefe ve bilim ekolü oluşmuştur.
                                              Ünlü Astronom Batlamyus’un evren modelini eleştiren İbn-i
                                              Rüşd, yeni gezegen modellerinin oluşturulması gereğini or-
                                              taya koymuştur. Yaptığı gözlemlerle güneş lekelerini ilk defa
                                              gözlemleyen bilgindir. Tıp ve optik alanında da çalışmaları
                                              olan İbn-i Rüşd, gözün retina tabakasının işlevini açıklamıştır.

                                              Müslümanların inşa ettiği uygarlık aynı zamanda bir kitap
                                              medeniyetiydi. Moğollar, Bağdat’ı istila ettiklerinde şehirde
                                              36 kütüphane vardır. X. yüzyılda Bağdat kütüphanelerindeki
                                              kitapların sayısı bütün Avrupa’dakilerden fazladır. Mimari, eği-
               Görsel 5.35                    tim, edebiyat, sanat, matematik, tarih, astronomi, coğrafya,
               İbn-i Rüşd (Temsilî)
                                              tıp, eczacılık gibi ilmin her alanında Müslümanlar büyük bir
                                              medeniyet meydana getirmiştir.
                                              Ekoller

                                              İslamiyet’in Mısır, Filistin, Mezopotamya ve İran’a yayılma-
                                              sıyla toplumda sosyal münasebetler artarak ticaret ve idare
                                              düzeni yeni bir hâl almıştır. Müslümanlığı kabul eden kişilerin
                                              sorunlarını İslam prensiplerine göre çözmek için bazı âlimler
                                              fikir bildirmiştir. Mezhep imamı olarak kabul edilen İmam
                                              Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafi, İmam Ahmet b. Hanbel
                                              bunlardan bazılarıdır. Bu şahsiyetler, Müslümanlara Kur’an ve
                                              Sünneti, kendi anlayışlarına göre açıklamıştır. Mezheplerin
                                              ortaya çıkışının nedeni insanidir. İnanç ve temel ibadetlerde
                                              mezhepler arasında fark yoktur. Bu imamlar iman, ahlak ve
                                              İslam’ın temel görüşlerinde ihtilafa düşmemişlerdir. Ancak
                                              Müslümanlar karşılaştıkları meseleleri çözmek için Kur’an
                                              ve Sünnet’e başvurduklarında, farklı yorumlar edinmişlerdir.
                                              İslam dünyasında felsefe ve bilimde özellikle IX. yüzyılın
                                              ortalarından itibaren büyük gelişmeler yaşanmıştır. Müslü-
                                              manlar farlı görüşlere karşı kendi dinlerini savunma gereği
                                              duymuştur. Böylece İslam düşüncesinde önemli bir yer tutan
                                              Kelam ilmi doğmuştur. Kelam âlimleri arasında büyük günah
                                              işleyen kişinin durumu ve yeri, insanın davranışlarındaki
                                              sorumluluk derecesi, adalet ve Allah’ın sıfatları; münakaşa
                                              konusu olmuştur. Bu tartışmalar Kaderiye, Cebriye, Mutezile,
                                              Meşşaiyye, Eşariye ve Maturidiye gibi kelami ekollerin ortaya
                                              çıkmasına sebep olmuştur. İslam’da düşüncenin, mantığın,
                                              araştırmanın, büyük bir değer olduğunu ispatlamaya çalışan
                                              bu ekoller, İslam düşüncesine zenginlik getirmiştir. Bu ekol-
                                              lerin yanında gönül temizliğine, ahlak güzelliğine ve derin
                                              düşünceye önem veren tasavvufi ekoller de ortaya çıkmıştır.


           170
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49