Page 30 - Tarih 9 | 6.Ünite
P. 30

6. ÜNİTE




                                              Alamut’un Hançerleri
                                              Gizliliği ön planda tutan Hasan Sabbah, kendi davası uğruna
                                              otuz altı yıl Alamut’ta yaşamış ve rivayetlere göre kaleden hiç
                                              çıkmamıştır. Hatta odasından bile çok nadir çıkmış, bütün dün-
                                              ya işlerinden kendini soyutlamıştır. Yaşamını Bâtıni liderliği için
                                              hizmet vermeye adayan Hasan Sabbah, yaşamını buna göre
                                              düzenlemiştir. 23 Mayıs 1124’te Alamut Kalesi’nde hastalanarak
                                              ölmüştür. Hasan Sabbah hem din adamı hem de yönetici kişiliği ile
                                              yıkıcı faaliyetler yürütmesine karşın mevcut düzeni yıkamamıştır.
                                              Edebiyatçı bir kimliği de olan Hasan Sabbah, düşünür ve yazar
                                              olarak çeşitli eserler vermiştir. Ancak Alamut Kalesi’nin (Görsel
                                                           6.28) yakılmasıyla bunların çoğunluğu yanmıştır.
                                                           Hasan Sabbah, kendine inananları etrafında çok
                                                           iyi bir sistem ile toplamış ve teşkilatını sağlam
                                                           temeller üzerine kurmuştur.
                                                           Hasan Sabbah’ın liderliğinde teşkilatlanarak ya-
                                                           yılmacı bir politika izleyen Bâtıniler, giderek geniş
                                                           alanlara yayılmışlar ve faaliyetlerini ciddi bir bo-
                                                           yuta taşımıştır. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun
                                                           en geniş ve en şaşalı döneminde bile Bâtıniler;
                                                           kısa sürede Selçuklu topraklarında yayılmıştır. Bu
                                                           yayılma tehlikeli bir hâl alınca Sultan Melikşah’ın
                                                           dikkatini çekmeye başlamıştır.
               Görsel 6.28                    Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, Bâtıniler ile mücadele etmeyi
               Alamut Kalesi
               (Minyatür)                     veziri Nizâmülmülk’e bırakmıştır. Ancak Nizâmülmülk’ün Bâtıniler
                                              tarafından öldürülmesi ile Bâtıniler, Büyük Selçuklu topraklarında
                                              güçlenmişlerdir. Böylece Bâtınilik, imparatorluğun o dönemde
                                              ilgilenmek zorunda olduğu en önemli meselelerden biri hâline
                                              gelmiştir.
                                              Bâtıniler, imparatorluğun önemli mevkilerine kendi adamlarını yer-
                                              leştirerek Selçuklu topraklarında daha etkin olmayı sürdürmüştür.
                                              Bunlara bir çeşit casus görevi verilmiştir. Bu casuslar sayesinde
                                              ülkede gerçekleşecek veya gerçekleşmiş tüm olaylardan Hasan
                                              Sabbah’ın haberi olmuştur. Ayrıca suikastlarını da bu casuslar
                                              aracılığı ile gerçekleştirmiştir. Büyük Selçuklu İmparatorluğu bir
                                              taraftan taht mücadeleleri bir taraftan da hızla yayılan Bâtıni
                                              propagandalarıyla zor duruma düşmüştür. Aynı zamanda Haçlı
                                              Seferleri de Selçukluları çok yıpratmıştır.
                                              Bâtıni fedailer, suikastları daha rahat gerçekleştirebilmek için
                                              haşhaş ve silah olarak da hançeri kullanmıştır. Üstelik fedailer
                                              cinayeti işledikten sonra asla kaçmamış ve özellikle yakalanmış-
                                              tır. Hatta böyle bir görevden sonra hayatta kalmak ve kaçmak
                                              onlar için utanç verici bir durumdur. Kılıktan kılığa giren fedailer,
                                              suikast düzenleyeceği kişinin yanına planlarına uygun bir şekilde
                                              giyinip gitmiştir. Bu nedenle bazen bir dilenci bazen de bir sûfî
                                              gibi giyinmiştir. Kıyafetlerinde her zaman birbirlerini tanıyabile-
                                              cekleri ancak halkın anlayamayacağı izler bulunmuştur (Arayacan,
                      YORUMLAYALIM            2011’den düzenlenmiştir).
                                             Bâtınilerin örgütlenmesini göz önüne getirdiğinizde, günü-
                                             müzde hangi örgüt veya örgütlerin yapılanması aklınıza gel-
                                             mektedir?



           204
   25   26   27   28   29   30   31   32   33