Page 26 - Tarih 9 | 6.Ünite
P. 26
6. ÜNİTE
lam devletlerine de örnek olmuştur. Selçuklulardaki devlet
teşkilatında İran etkisi görülmesine karşın; atabey, subaşı,
tuğra, çavuş gibi teşkilatla ilgili Türkçe terimler kullanılmıştır.
Siyasetnâme’ye Göre Hükümdar Nasıl Olmalı?
Sultan Alp Arslan’a dokuz yıl ve Sultan Melikşah’a yirmi yıl
vezirlik yapan Nizâmülmülk (Görsel 6.24) ünlü eseri Siyaset-
nâme’de sultanın vasıflarını şu şekilde belirtmiştir:
Hükümdar, adaletli, bilgili ve güzel ahlak sahibi olmalı, haftada
iki gün divan-ı mezalime oturarak mazlumun hakkını vermelidir.
Allah’ın rızasını gözeterek halkın işlerinden gafil olmamalı ve
fakiri, kimsesizleri gözetmelidir. Cömert olmalıdır zira cömert-
lik Peygamber’den yadigârdır. Memleket meselelerinde acele
etmemeli, işin hakikatinin ortaya çıkması için araştırılmasını
emretmelidir. Devlet işlerinde takip edeceği siyaseti, âlimler
ve cihan görmüşlerle istişare edilerek tespit etmelidir. Ferasetli
Görsel 6.24 olmalı, meseleler üzerinde kafa yormalı, töre ve geleneklerle
Nizâmülmülk (Temsilî)
ilgili olmalıdır. Liyakat sahibi olanlara görev vermeli ve devlet
görevlilerini sürekli denetim altında tutmalıdır. Şefkat sahibi
olarak yanında çalışanların gönlünü hoş tutmalı, cemaatle
YORUMLAYALIM namaz kılmalı, ilim erbabını korumalıdır (Siyasetnâme, 1941,
s.11-186’dan düzenlenmiştir).
Siyasetnâme’ye göre hükümdarlarda aranan özellikler ne-
lerdir?
Nizamiye Medreseleri
Tuğrul Bey’in 1055 Bağdat Seferi sonrasında Selçuklular
Sünni liderliğini üstlenmiştir. Sünni inancın ortadan kalkması
amacıyla yıkıcı faaliyetlerde bulunan Fâtımiler için artık hedef
Büyük Selçuklu Devleti olmuştur. Fâtımiler, Şii propaganda
faaliyetleri yoluyla Selçuklu ülkesi içerisinde Bâtınilerin orta-
ya çıkışında etkili olmuştur. Bâtıniler Şii propagandası yapıp
kendi düşüncelerine engel olarak gördükleri önemli Selçuk-
lu âlim ve yöneticilerine suikastler düzenlemiştir. Bâtınilerin
yıkıcı faaliyetleri yüzünden insanlar öldürülmüş ve toplum
düzeni bozulmuştur.
Fâtımi ve Bâtınilerin yıkıcı faaliyetlerinin İslam dünyası için
büyük bir tehlike olduğunu anlayan Büyük Selçuklu Devleti
Sünni medreseler kurmaya karar vermiştir. Büyük Selçuklu
Devleti hükümdarı Sultan Alp Arslan ve veziri Nizâmülmülk
yıkıcı ve bölücü unsurlarla mücadele etmek, Sünni düşünceyi
yaymak amacıyla devlet politikasını belirleyerek Nizamiye
Medreselerini kurmuştur. İlki Nişabur’da daha sonra Bağdat
ve diğer önemli şehirlerde açılan Nizamiye Medreselerinde
öğrencilerin yeme, içme, barınma, kütüphane, ibadet, te-
mizlik ve ders araçları gibi bütün ihtiyaçları karşılanmıştır.
Zengin vakıf gelirleriyle desteklenen Nizamiye Medreseleri,
mükemmel bir şekilde inşa edilen yapısı ve verdiği kaliteli
eğitimle daha sonra kurulan medreselere örnek olmuştur.
200