Page 20 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 - Ünite 4
P. 20

DESTAN/EFSANE





               Aşağıdaki bölüm Battal Gazi Destanı’nın “Büyük Savaş” bölümünden alınmıştır.
               O gün Seyyid Battal Gazi hazretleri on yedi adı sanı belli, meşhur pehlivanı birer darbe ile yıkıp halifeye
            gönderdi. Onlardan başka adı sanı belli ve İslam dininden dönen kara gönüllülerden seksen kişiyi daha
            öldürdü. Biz de Muhammed’e salavat verelim.
               Bundan böyle kâfirlerden meydana girmeye kimsenin cesareti kalmadı. O zaman Seyyid Battal Gazi
            yüksek sesle nara daha attı. Sanki yedi gök birbirine dokundu. Mübarek Tığ-ı Dahhak’ı eline aldı. Sonra
            tekbir getirip derya gibi kâfir askerine hamle yaptı. Savaş merkezine saldırdı, bir anda kâfirlerin kanını sel
            gibi akıttı. Kâfir alaylarını tarumar etti. Gece vakti erişti, askerden çıkıp dağa doğru gitti. Halife ise Sey-
            yid’in erliğine hayır dualar etti. Kayserin askerine korku düştü.
               İki tarafın askerleri de geri çekilip dinlendi. Emir Ömer yârenlere: “Şu pehlivanın ardınca gidin! Onu
            benim yanıma getiriniz. Benim gönlüm öyle şahitlik eder ki bu pehlivan Seyyid Battal’dır. Kendini örtü ile
            gizlemiştir.” dedi. O dem yedi kişi atlanıp Seyyid’in ardınca dağa çıktılar. Dağları taşları aradılar, bulama-
            dılar. Dönüp Emir Ömer’in huzuruna geldiler.
               Diğer tarafta Seyyid Battal dağa çıktı, Aşkar’ı ve silahlarını dağda gizledi. Sonra sürüp kayserin ça-
            dırına geldi. Gördü ki kayser taht üstünde oturmuş. Diğer memleketlerin padişahları da altın kürsüler
            üstünde çepeçevre oturmuşlar ve siyaset kurulmuş. Ahmed Tarran Gazi’yi ve Mumlan-ı Gazi’yi ortaya
            getirmişler. Elleri bağlı, gece vaktinde siyasete oturmuşlar.
               Kayser, Ahmed Tarran Gazi ve Mumlan-ı Gazi’yi o vakit öldürmek istemiş. Vezirler ve beyler bırak-
            mamışlar. “Eğer sen bunları şimdi öldürürsen bizim de bu denli ulu beylerimiz Muhammedîler elinde
            esirlerdir. Onlar da onları öldürürler.” dediler. Kayser: “Ey beyler! Acaba şu dağdan inen kimdir? Bize bu
            denli işler yaptı. Bugün Mesih’in yüzünün suyunu yere döktü. Ben sanıyordum ki Battal öldü, Battal’dan
            kurtuldum. Bu Battal’dan beş beterdir. Bizlere türlü türlü işler yaptı.” dedi.
               Vezirleri ve beyleri: “Ey Melik! Hele dağdan iner, cenk eder, yine o dağa gider. Kim olduğunu bilmiyo-
            ruz?” dediler. Sonra kayser: “Bu kişinin kim olduğunu nasıl öğrenebiliriz? dedi. O anda Seyyid Battal da
            otağın kapısında bekleyip bunları bir bir dinlerdi. Hemen Seyyid Battal saklandığı yerden çıktı ve ileriye
            varıp kaysere: Ey Melik! Bu iki kişi onun kim olduğunu bilirler. Eğer izin verirseniz ben kulun bunları ile-
            teyim ve işkence yapayım. Bunlar onu söylerler.” dedi. Kayser: “Doğru söylediniz. Hemen bunları bir yere
            ilet. İşkence ile söylesinler.” dedi.
               Seyyid Battal bunları hemen alıp o iki gaziyi kâfirlerin arasından dışarı çıkardı, bir tenha yere götürdü.
            İkisinin de ellerini çözdü ve Ahmed-i Tarran’a: “Benim yüzüme dikkatli bak!” dedi. Ahmed-i Tarran bir kez
            Seyyid’in mübarek yüzüne baktı. Orada ah edip aklı başından gitti. Bir süre sonra gözünü açıp: “Ey âlemin
            sultanı! Bu gördüğüm rüya mıdır, yoksa hayal midir?” dedi. Seyyid hazret: “Ya Ahmed! Aklını başına getir.
            Ben Seyyid Battal Gazi’yim. Ölmedim, o dağdan inip bu denli hünerler gösteren benim.” dedi.
               (...). Seyyid Battal da Ahmed’i bağrına bastı, gözlerinden öptü. Mumlan-ı Gazi: “Ya Ahmed! Bu yiğit
            kimdir ki bize bunun gibi bir iyilik ve yiğitlik yaptı?” dedi. Ahmed-i Tarran Gazi: “Bizim serverimiz, sulta-
            nımız Seyyid Battal Gazi işte bu pehlivandır. (...)
               Sonra Seyyid Battal hemen gidip iki at getirdi. Bunları bindirdi ve: “Şimdi gidin, halifeye ve yârenlere
            benim selamımı ulaştırın. İnşallah sabah ben de gelip kendimi yârenlere tanıtacağım.” dedi. “Hele siz şim-
            di gidiniz!” diye bunları gönderdi.
               Seyyid Battal ve Mumlan-ı Gazi geldi, o anda ne kadar vezir ve önemli bey var ise toplanmışlar, halife-
            nin huzurunda oturuyorlardı. Aralarında Seyyid’in başından geçenleri konuşuyorlardı.
               Tam bu sırada bir kişi gelip halifeye müjde verdi: “Ya halife! Sana müjde olsun! Ahmed-i Tarran ve
            Mumlan esir olmuşlardı. İşte geldiler.” dedi. Ahmet-i Tarran ve Mumlan-ı Gazi gelip halifenin huzurunda
            secdeye kapandılar. Sonra dua edip: “Ya halife! Size müjdeler olsun! Seyyid Battal Gazi hazretleri sağ ve
            sağlam imiş. Size ve diğer bütün yârenlere selamları var.” dediler. “Her gün dağdan inip ben cinniyim
            diyen sahıs kimdir? diye sordu. Meğer o Seyyid Battal Gazi imiş. Bizi bu savaşta kayserin siyasetinden o
            kurtardı. Sabah meydana gelip kendisini size ve yârenlere tanıtacak. Sizler gidiniz, benim selamımı hali-
            feye ve yârenlere ulaştırın.” dedi.







                                                                                                           153
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25