Page 5 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 - Ünite 4
P. 5
4. ÜNİTE
alt etsin onu Akhilleus, Peleusoğlu?”
(…)
bir altın terazi kurdu baba tanrı,
acıklı ölümün iki tanrıçasını koydu kefelere,
biri Akhilleus’unkiydi, biri at sürücüsü Hektor’unki.
ortasından tuttu kaldırdı teraziyi,
ağır bastı Hektor’un kara günü.
kefe düştü yuvarlandı Hades’e dek.
(…)
Gök gözlü tanrıça Athena vardı Peleusoğlu’na,
durdu yanında, söyledi kanatlı sözler:
“(…)
tepeleyeceğiz savaşa susamış Hektor’u.
Artık kurtulamaz Hektor elimizden.
Ama sen dur biraz soluk al,
gidip kandıracağım ben onu,
bak nasıl savaşacak seninle yüz yüze.”
(…)
Tanrıça da yürüdü tanrısal Hektor’a doğru,
Deiphobos’a benzetmişti bedenini, yılmaz sesini.
Durdu yanında, söyledi kanatlı sözler:
“Hızlı Akhilleus fena sıkıştırıyor seni, aga,
Priamos’un kenti dolayında, çevik ayaklarıyla.
Gel birlikte karşı koyalım, püskürtelim onu.”
(…)
İlkin tolgası ışıldayan Hektor dile geldi, dedi ki:
Artık kaçmam senden, Peleusoğlu, deminki gibi.
(…)
Ya sen benim elime geçersin, ya geçerim ben senin eline.
(…)
Zeus bana zaferi verir de alırsam canını,
dile gelmez saygısızlıklar göstermem sana,
ünlü silâhlarını soyar, ölünü geri veririm Akhalılara.
Sen de, Akhilleus, yap benim gibi.”
Ayağıtez Akhilleus yan yan baktı, dedi ki:
“Hektor, düşmanım, antlaşmadan söz açma bana,
böyle şey olmaz insanla arslan arasında,
nasıl uyuşamazsa kurtla kuzunun gönlü,
durmadan kin beslerler birbirlerine,
bizim de dostluk yapmamız akla sığmaz,
birimiz düşüp kanıyla doyurmadan Ares’i,
o her zora dayanan savaşçıyı doyurmadan
ikimizin arasında anlaşma olmaz.
(…)
Hektor yüreğinde anladı olup biteni, dedi ki:
(…)
Artık uzakta değil kara ölüm,
138