Page 33 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 5.Ünite
P. 33
ROMAN
SIRA SİZDE
Aşağıda verilen metin parçalarını dil ve anlatım özellikleri bakımından karşılaştırınız. Karşılaş-
tırma sonuçlarınızı sınıfta sözlü olarak paylaşınız.
I. Metin
Bu gün akşamüzeri dönen Matmazel de Courton’la birlikte Nihal, biraz sonra da Adnan Bey
çıkmışlardı. Bihter yalnız kalmıştı. Bu günü bütün düşünememekle geçirmişti. Kendisini, elinde
olmayarak, sürükleyen bir dalga üzerinde gibiydi.
Onlar gittikten sonra Behlul’un odasına girmiş, orada bu güzel kış gününün incitmeyen se-
rin havasını solumaktan bir bahar zevki alarak açık pencerenin yanında, Behlul’un koltuğunda
böylesine saatlerce düşünebilmişti.
Güneşin son ışıkları baygın öpüşlerle Kanlıca tepelerini yalıyor, ta ötede, Beykoz’dan ağır
akıcılıkla gelen beyaz bir bulut parçasının bir kenarı donuk şişe beyazlığı ile parlarken, altında
geniş bir çizgi yavaş yavaş koyulaşan bir gölge biçiminde duruyordu. Bu tatlı kış gününden
yararlanarak Boğaz’ın durgun sularını okşayan sandallar, kayıklar geçiyordu.
Karşıda Şirket’in bir vapuru siyah dumanlarını serperek yer yer yalıları gizlerken, iri bir İn-
giliz şilepi, güvertesinde öteye beriye koşan dört beş başla, sessiz ıssız, sanki yapayalnız Kara-
deniz’e doğru ilerliyordu.
Her gün bu şeylere ilgisiz kalan Bihter, bugün burada düşünürken, uzun uzun bakışlarla da-
lıyordu. Düşüncelerine yalnız bir sonuç verebilmişti: Behlul’u beklemek!.. Bu gece gelmeyecek
olursa artık her şeyin bitmiş olduğuna karar verecekti.
Halit Ziya UŞAKLIGİL, Aşk-ı Memnu
II. Metin
Sabahleyin karısına Ayşen’in faturalarını ödeme mecburiyetinden şikâyette bulunmuştu.
Halbuki bu işten, hele akşamüzeri Beyoğlu Balıkpazarına uğrayarak bol keseden alış verişten
aldığı zevk hudutsuzdu. Elde ufak tefek paketlerle, arkada küfesi dolu hamallarla eve dönüş ne
hoştur! Ata, yalnız kendi elindekilerin değil, başkalarının taşıdıkları paketlerden bile neşesini
duyan bir adamdı. Malî durumu hiçbir zaman yükte hafif, pahada ağır eşya almağa müsaade
etmemekle beraber gene de -savaştan önce- hoşuna giden bir sürü ufak tefek satın alamıyacak
kadar da bozuk gitmemişti.
Ancak savaş pahalılığı başgösterince hepsini kesmiş, şiddetle gerekli kaba gıda maddelerin-
den başka şeye para veremeyecek hale düşmüştü. Eskiden lâkerda, fıstık, kebep kestane alıyor-
du, bazan kestane şekeri bile… Sonraları sadece tahin helvasına yattı, bir de yufkayla yassıka-
dayıfını haritadan silmişti. Ekmek vesikaya bağlanıp bunlar karaborsada gizli satılmağa, ev ev
çantalar içinde gezdirilmeğe başlayınca artık dükkânlarda göremediğine sevindi.
Refik Halit KARAY, Bugünün Saraylısı
205