Page 13 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | 7.Ünite
P. 13
Tiyatro
KERİM — Affedin, bir noktayı iyi anlamadım. (Her ikisine birden bakarak) Eğer biz fiyatınızı indirin
dersek Beyefendi soracaklar. Fakat fiyatınızı kabul ediyoruz dersek?
GALİP, sevincini gizlemeden — Teklif edilen fiyatın tamamıyla uygun ve mutedil bir fiyat olduğunu
nihayet teslim buyurdunuz!
KERİM — Lütfen sualime cevap verir misiniz: Fiyatınızı kabul ediyoruz dersek?
GALİP — Maatteessüf yine sorulmak mecburiyeti var. Çünkü bu mühimmatın sahibi olan yer bu
işi tabiî bize karşı beslediği aşk ve muhabbetten dolayı yapmıyor. Halbuki ilk teklifte bulunalı haftalar
geçti. Bu müddet zarfında başka bir tarafla müzakereye girişmedikleri ne malûm?
KERİM, acı — Belki de düşmanla, değil mi?
GALİP — Tayin edemem. Fakat mümkündür.
KERİM, gözleriyle Fuat’ı hapsederek — Şu halde vaziyet gittikçe ileriye doğru inkişaf etmiyor. Fakat
gittikçe gerileyip bozuluyor. Çünkü mühimmatı önce istediğiniz fiyatla da vermeğe yanaşmıyorsu-
nuz!
FUAT, bir hamlede — Paşa hazretleri, amcazadem vaziyeti tamamıyla bilmediği için tekrar sorulmak
icabettiğini zannediyor. Fakat buna kat‘iyen lüzum yoktur. Azamî tenzilâtı yaparak bu mühimmatı
teslim etmek için taahhüde girmeye hazırım!
GALİP, müthiş bir hiddeti zaptederek ve tabiî görünmeye çalışarak Fuat’a — Garip şey, bana hiç de
böyle anlatmamıştınız.
FUAT — Sen yanlış anlamışsın. Ne ise, bu ehemmiyeti haiz bir nokta değil. (Kerim’e) Paşa hazretleri,
tekrar ediyorum, imza salâhiyetini haizim. Bu mühimmatı en müsait şartla, vermeğe hazırlandığınız
fiyattan aşağı bir fiyatla, hiç komisyon almadan ve en kısa bir müddet içinde teslim edeceğim. Mua-
meleyi yarın yapabiliriz. (Galip uzaklaşır ve hırsından titrediği belli ola ola, pencereden karanlıkları seyre
dalmış görünmeye çalışır.)
KERİM, ayağa kalkmıştır. — Can ve yürekten teşekkür ederim Beyefendi!
FUAT, sesi titriyerek — Vazifemi yapıyorum. (Pek kısa bir sükût) Bunu yapmakta gecikmiş bulunuyo-
rum. (Artık sükûn bularak) Şimdi bir ricam var Paşa hazretleri.
KERİM — Söyleyin oğlum.
FUAT — Anadolu’yu bu halde bırakıp Avrupa’ya yahut İstanbul’a dönmek benim için elim olacak.
Vatanın bütün evlâtları ölüm ve hayat mücadelesinde iken benim zevk ve refaha dönmekliğim, an-
lıyorum ki artık kabil değil. Mütekait doktor yüzbaşısıyım. Gerçi mesleğimi bırakalı hayli oldu. Vücu-
dumdan büyük bir istifade edileceğini ümit edemem. Lâkin hiç değilse mütevazı bir asistan gibi has-
tahanelerde çalışabilirim. Zatıâlinizden her nerede olursa olsun bir hastahane hizmeti rica edeceğim.
KERİM — Yarın sabah tam sekiz buçukta makamıma geliniz. Mühimmat meselesini bitirip tesbit
ettikten sonra bunu da hallederiz. Sıhhiye reisi ile bu işi bizzat görüşürüm. (Saatine bakarak) Yedi
buçuğa gelmiş, evden beklerler. (Galip’e, el vermeden) Müsaadenizle, Beyefendi. (Fuat’a, ellerini onun
omuzlarına koyarak) Teşekkür etmiştim, hem de tebrik ederim.
FUAT, bir asker tavrı alarak — Paşam... (Kerim çıkar.)
Mühimmatın geliş fiyatına verilmesi üzerine Galip komisyon alamayacağı için Fuat’la tartışır.
Millî Mücadele’den etkilenen Fuat bambaşka duygular içindedir, mühimmat sağlandıktan son-
ra İzmir’de bir hastanede baştabip olarak görevlendirilir. Çıkarı için saf değiştirerek yeni rejimin
hararetli bir taraftarı olan Galip bir büyükelçilikte görevlendirilir. Neriman ve Seyfeddin, Galip’in
geleceğini parlak görürler. Neriman, Fuat’tan boşanarak Galip’le evlenmek için Seyfeddin’le be-
raber İzmir’e gelir.
209