Page 23 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | 4.Ünite
P. 23

ROMAN



             şıtların geliş gidişlerini yönelten trafik polisini, elindeki değnekle, bestecisi bilinmeyen bu kötü, sıkıcı
             senfoniyi çaldıran zevksiz bir orkestra şefine benzetti.
                (…)









































                Kesin olarak bilemediği bir şeylere kızıyordu. İçinden sövdü. “Vız gelirsiniz bana. Alay edin bakalım.
             Hepinize inat, bigün bulacam onu.” Camın önünden geçen bir kız yürürken başını çevirip ona değil,
             dükkânın içine doğru baktı. Bu gergin yüzü, bu ürkek mavi gözleri eskiden bir yerde görmüştü. Birden
             başının ağrısı kesildi. İçinde acayip bir sevinç, delice bir telaşla kalktı. Aradığı oydu. Başının ağrısını
             böyle kesiveren, portakal suyuyla birlik içtiği aspirin değil, onun yüzünü görmesiydi. Kapıdan hızla çı-
             kıp açık mavi yağmurluğu görünce yavaşladı. Yirmi adım kadar önünde, arkasına bakmadan yürüyordu.
             Girip kolunu tutsa, ‘—Merhaba,’ dese, belki başka bir söz bile söylemeden anlaşacaklardı. Belki yalnız,
             ‘—Sus, biliyorum,’ diyecekti. Onun kolunu burada, karıncaların arasında değil, ilerde, tenha bir sokakta
             tutacaktı. Bilmediği o sokağa çabuk varmak istiyordu. Mavi yağmurluklu kızın koşmaya başladığını gö-
             rünce şaşırdı. Duraktaki otobüse atlar atlamaz o da koştu, ama yetişemedi. Otobüs kalkmış gidiyordu.
             Koşarken,
                —Heyy, dursana! diye bağırdı.
                Geçenler ona bakıyorlardı. Bir adama çarptı; sonra birine daha… Gittikçe uzaklaşan otobüse yetişe-
             meyeceğine inanamıyordu. Bunun bir yolu olmalıydı. Otobüs ilerde, başka taşıtların arasında kayboldu.
             İnsanların hızlı yaşadıkları bir çağda olduğunu neden unutmuştu? Soluk soluğa durdu. Ötekiler ona ba-
             kıyorlardı. Önünden geçen taksiye el salladı.
                —Taksi!
                İçi doluydu, durmadı. Otobüse yetişebilmek için bunlardan birini durdurması gerekti. Yolun ortası-
             na çıkıp karşıdan hızla gelen taksiye iki kolunu da kaldırdı. Araba yavaşlayıp yanından geçmek niyetiyle
             sağa kırınca önüne koştu. Bir kadın bağırdı. Taksi durdu. Kapıyı açıp dışarı çıkan şoföre yaklaşırken ar-
             kada oturan adamın sıkıntılı, kızgın gözlerini gördü.
                (...)
                Çevresindeki herkes ona düşmanca bakıyordu. Kuşatılmıştı. Artık otobüse yetişmesi olanaksızdı. Bir-
             den sol şakağındaki ağrı yeniden başladı. Yıllardır aradığını bulur bulmaz yitirmesine sebep olan bu







                                                                                                    169
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28