Page 9 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | 7.Ünite
P. 9
SÖYLEV
Başkumandan muharebesi, bir gün içinde kaç muzafferiyetin vardır. Kazandığın zaferler arasında en
büyüğü, maziye karşı kazandığın zaferdir.
Başkumandan muharebesi, çok uzun süren bir günaha göklerin bir intikamı gibi kahredici bir ceza
verdin. Bu ceza, istikbal için bir derstir; Anadolu’ya ayak basmak isteyenlere, tarihin bir ihtarı halinde
kalacaktır. “Basmayın, el uzatmayın, tekin değildir…” diye zaman arasından mütemadi haykıracaktır.
Duyuyor musunuz? Ruhun gözleri fark etmiyor mu? Bu göklerin içinde ne ürpermeler, bu toprakla-
rın içinde ne titremeler var? Başlarımızın üstünde Kars, İnönü, Sakarya bayrakları şimdi dalga dalga bu
harp meydanını tavaf ediyor. Anadolu’muzun büyülenmiş bir köşesindeyiz.
Şehidlerimiz, bu topraklarda olduğu kadar, kalplerimizde yatan şehidlerimiz!.. Başlarımızın ucunda
toplananlara bir hitabınız mı var? Bu toprakların içinde, zerre zerre parıltılarla örtülü bembeyaz genç
dişleri arasından, istiklal şehitleri bir şey sayıklıyorlar: “Ey Türk milleti, senin için! Diyar diyar, iklim ik-
lim, bütün o boğuşmalar o mücahedeler ve bu ölüm, ey Türk milleti senin için senin için!”
(...)
Aziz şehidlerimiz! İnönü, Sakarya, Dumlupınar’daki meşhedleriniz, bir müsellesin uçları gibi duru-
yor. Bu müsellesin üstünde, yeni Türkiye, bir ehram gibi yükseldi.
En yukarda, ta tepede dalgalanan istiklâl ve inkılâp bayrağı var. Eserinize sâdıkız, sâdık kalacağız! O
bayrağı, diktiğiniz o yüksek tepeden indirtmeyeceğiz!
Sevgili Gazi! Bu alaca köylü kalabalığı içinde seni seyrettim. Kendine bundan daha fazla yakışan bir
çerçeve nerede bulabilirsin?
Sevgili Gazi! Talihin en karanlık günlerinde, ismin bir çoban yıldızı olmuştu. Hepimiz ona bakarak
yol aldık. Ufukların üstünde, yeni doğan bir güneşin aydınlattığı bir dağ başı gibi herkesten evvel ışığı
alan esrarengiz başınla sen, yüksek bir fikirsin. Sen Türk milletinin bir cihat bayrağısın. Hür bir istik-
bâlin bütün işaretleri, haberleri hepsi senin yüzünde… Seni gözler ile kucaklayan, gönüllerinde sana
dua eksik olmayan bu halk kitlesinin ortasında, sen, ne ulvîsin. Kurtuluş gününü seninle beraber hazır-
layan bu silah arkadaşların, bu her biri ruh kudretinin bir örneği olan kumandanlarının ve zabitlerinin
arasında, ruhun sezdiği en asil bir güzellikle güzelsin; yollarında çok geç kalmış bir milleti, hamle ham-
le, hür ve mes’ut bir istikbale doğru götürürken, bu zafer ve bu sulh güneşinin altında, kalbim sevginle
dolu sana tekrar ediyorum:
“Bütün cihadında, hayat yollarının sonuna kadar yanındayız, beraberiz… Bunu sana inanmış ve seni
candan sevmiş, milliyetperver bir gençlik namına benden bir defa daha işit!...”
Hamdullah Suphi TANRIÖVER, Büyük Türk Klasikleri
METİNDE GEÇEN BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARI
beliğ : Düzgün söz söyleyen. milliyetperver : Ulussever.
ehram : Huni biçimindeki büyük bina, piramit. musallat : Birinin üzerine düşen, rahat
bırakmayan.
içtima : Toplanma, bir araya gelme, toplantı.
muzafferiyet : Üstünlük, düşmana üstün gelme.
inhidam : Yıkılma, harap ve viran olma.
mücahede : Uğraşma, savaşma.
istila : Bir yeri kuvvet kullanarak ele geçir-
me, yayılma. müessese : Bina, kuruluş, kurum.
kayser : Eski Roma ve Bizans imparatorlarının müselles : Üçlü.
lakabı. mütemâdî : Uzayan, süren, arasız.
köhne : Eski, eskimiş, zamanı geçmiş. müttefik : Birleşmiş, anlaşmış.
meşhed : Bir adamın şehit olduğu yer. nefer : Rütbesi olmayan asker, er.
267