Page 4 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 4.Ünite
P. 4
4. Ünite
Bu bölgede bulunan Turfan Ovası üzüm bağları ile meşhurdu. Çin kaynakları, Uygur Böl-
gesi’nde bezelye ve baklagillerin bol miktarda yetiştirildiğinden söz ederken bir başka kaynakta
kavun ve karpuzun Çin bölgesine buralardan gittiği yazılmaktadır.
Uygurlar bir yandan tarımla uğraşırken bir yandan da eski alışkanlıkları olan hayvancılığı
devam ettirmiş, özellikle de ayrı renk ve cinste atlarla ekonomik değeri yüksek olan koyunlar
beslemişlerdir.
Uygurlarda şehirlerin gelişmesi halka yeni imkânlar sunmuş, sunulan bu yeni imkânlar da
ticaretin gelişmesini sağlamıştır. Uygur elçileri, Çin sarayına gidip imparatora hediyelerini ver-
dikten sonra kervanlarla getirdikleri eşyaları Çin başkentinde satmış, sattıkları bu malların kar-
şılığında da ipek almışlardır. Çinlilere at verip karşılığında onlardan ipek aldıkları da olmuştur.
Uygurlarda demir işçiliği çok gelişmiştir. Cengiz Han zamanında Moğol Bölgesi’ne seyahat
eden Çinli elçiler, Moğol ordularının kılıçlarını Uygurlardan aldıklarını yazmışlardır. Çin’in batı-
sındaki demir madenlerinin çoğunu da Uygurlar işletmiştir.
Çin elçisi Vang Yent-Te (Vang Yen Te), Uygurlardan söz ederken “Uygur şehrinde pek çok
evler, kuleler ve bahçeler vardır. Uygurlar; zeki, doğru karakterli ve namuslu insanlardır. Altın,
gümüş, bakır ve demirden yapılan eşyalar ile vazo ve çanak çömlek yapımında onların göster-
dikleri mükemmellik ve fevkalâdelik, Tanrı tarafından âdeta yalnızca onlara verilmiş bir yetenek
gibidir.” ifadelerini kullanmıştır.
SORU
Hunlar ve Kök Türklerdeki ekonomik yapı ile Uygurlardaki ekonomik yapıyı karşılaştırınız?
İlk Türk devletlerinin ekonomisinde madencilik önemli bir yere sahipti. Türklerin yaşadığı
coğrafî bölgelerde demir, altın, gümüş ve kükürt gibi madenler bulunuyordu. Hunlar, Kök
Türkler ve Uygurlarda demircilik ve madencilik önemli bir meslek hâline gelmişti. Türkler; kılıç,
kalkan, kargı ve mızrakla birlikte, insan ve at zırhlarından oluşan savaş araçları üretiyorlardı.
Savaş araçlarından başka halıcılık, kilimcilik, ke-
çecilik, debbağlık (deri işlemeciliği) ve dokumacılık da
yapıyorlardı. Günlük hayatta kullanılan kazanlar, ib-
rikler, tabaklar ve kemer tokaları da üretiyor, ihtiyaç
fazlası ürünlerini ipek yolunu kullanarak ihraç ediyor
ve bu sayede önemli gelirler elde ediyorlardı.
Altay Dağları’nda, Kök Türkler tarafından işlenen
çok kaliteli çelik eşyalara rastlanması ve Bilge Ka-
ğan’ın mezarında değerli madenî eşyalar bulunması,
Kök Türklerin maden işletmeciliğinde çok ileri seviyede
Görsel 4.5: Bilge Kağan’ın tacı olduklarını gösterir (Görsel 4.5).
İlk Türk devletlerinin gelir kaynaklarından biri de
önemli ticaret yollarının geçtiği güzergâhlar olmuştur. Bu ticaret yollarının Türk ülkelerinden
geçmesi Hunların, Kök Türklerin, Uygurların ve Hazarların dünya transit ticaretine aracılık
etmesini sağlamıştır. Zira buralardan geçen kervanlardan ilk Türk devletleri tarafından geçiş
vergisi alınıyordu. Türk devletleri, Hunlardan itibaren, ekonomik açıdan büyük önem taşıyan
İpek Yolu’nun kontrolü konusunda Çinlilere karşı büyük mücadeleler vermiştir.
Çin’den başlayıp Orta Asya’da birden çok güzergâhı izleyerek Anadolu’ya, oradan da Avru-
paya kadar uzanan ticaret yoluna İpek Yolu denilmiştir. Bu yol, doğal vadi yatakları ile kervan-
ların konaklayacağı vahalardan oluşmuş ve bu vahaların etrafına zamanla şehirler kurulmuştur.
İpek Yolu tarih boyunca kavimlerin göç etmeleri ve yayılmalarını kolaylaştırmış, din ve kültür-
lerin yayılmasını sağlamış ve Doğu-Batı transit ticaretinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. İpek
Yolu’nda yalnızca ipek değil, madenî eşya, yada taşı ve Çin porseleni gibi eşyalar da taşınmıştır.
İpek Yolu’nun Orta Asya kısmı bin yıla yakın bir süre Türklerin kontrolünde kalmıştır.
VI. yüzyılın ikinci yarısında Bizans sarayını ziyaret eden Türk elçileri, Bizans’ta ticaret merkezi
kurma imtiyazı kazanmışlardır. Bu imtiyazı kazanmış olmaları, Kök Türklerin buradaki ticarete
bizzat katılmış olduklarını gösterir.
132