Page 11 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 6.Ünite
P. 11
Türklerde Sanat
İslamiyet kabul edilince Türk devletlerinde resim ve heykel sa-
natları rağbet görmemiştir. Resim ve heykel sanatlarının rağbet gör-
memesinden kaynaklanan boşluk ise geometrik şekillerin ve bitkisel
motiflerin kullanıldığı süsleme sanatı ile doldurulmuştur. Güzel yazı yaz-
ma sanatı olan hat sanatı da bu dönemde yaygınlaşmıştır.
İslamiyet’in etkisiyle Kâbe, mihrap ve cami gibi kutsal unsurlar,
kandil ve ibrik gibi dinsel anlamlı eşyalar, Türk sanatında yer almaya
başlamıştır. Hayat ağacı, vazoda çiçekler (Görsel 6.22), cennet imge-
si sayılan nar gibi bazı meyvelerden oluşan bitkisel motifler ve kutsal
sayılan bazı hayvan motifleri de yine İslamiyet’in etkisiyle Türk sana-
tının her alanında yerini almıştır.
Türk sanatına İslamiyet’in etkisiyle giren tavana asılı bir kandil,
Görsel 6.22: Döneme ait cam vazo
İslam cami dekorasyonunda önemli bir unsur olmuştur. Dinî açıdan
önemli bir sembol olan ve abdest almada kullanılan ibrik (Görsel 6.23), İslamiyet’in etkisiyle
Türk sanatında görülmeye başlamış ve Türk İslam devletlerinde temizliğin sembolü olarak kul-
lanılmıştır.
İslamiyet öncesi dönemde gelişmiş olan Türk halı sanatı, İslamiyet’in etkisiyle
desen biçimlerinde değişikliğe uğramıştır. Türk halılarındaki keskin çizgili motifle-
rin yerini, yumuşayan dalgalı çizgiler ve biçimler almıştır.
Halı motiflerinde ilk zamanlarda hayvan üslubu görülse de bu üs-
lup zamanla yerini İslam süslemesinin özellikleri olan kufî yazılar ve dal
kompozisyonlarına bırakmıştır.
Maden işleme sanatında ilerlemiş olan Türkler, İslamiyet’in etkisiyle bu
tekniği daha da geliştirmiş ve madenî birçok alanda kullanmıştır. Selçuklu-
lar İran’da; gümüşten tas, tepsi, şamdan, kemer tokası ve muska kutusu
gibi önemli eserler yapmıştır.
Bu dönemde dökme, dövme ve kakma teknikleriyle birçok eser ya-
pılmış; tepsiler, ibrikler ve buhurdanlar İslam motifleriyle işlenmiştir.
Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte, Türk mimarisinde yeni ya-
pılar ortaya çıkmış, bu yeni yapıların en önemlileri arasında da camiler
yer almıştır.
IX. yüzyıldan itibaren şehirlerde toplumsal hayatın merkezini oluş-
turan cuma camileri görülmeye başlamıştır. Camilerin yanında medre- Görsel 6.23: Döneme ait ibrik
se, tekke ve zaviyeler ile ribat ve kervansaraylar da İslam düşünce ve
yaşam tarzının sonucunda ortaya çıkmıştır. İslamiyet’in etkisiyle oluşan saraylar, çarşılar, kale-
ler, hamamlar, imarethaneler, köprüler ve evler ise Türk İslam şehirlerini oluşturan diğer önemli
ögeler arasında yer almıştır.
Bu dönemde İslamiyet’in etkisiyle Orta Asya şehir yapılarında önemli gelişmeler yaşanmış,
Kale, şehristan ve rabaz’dan oluşan üçlü bir yapı ortaya çıkmıştır. Şehrin savunması için yapı-
lan kalelerin etrafı surlarla çevrilmiş, hükümdar ile emir bu kalelerde oturmuştur.
Şehristan denilen kentlerde genellikle zanaatla uğraşanlar ile halk kesimi oturmuş, şehrin
dış mahalleleri olarak adlandırılan rabazlarda ticari faaliyetler yapılmıştır.
Çarşılar ilk dönemlerde rabazlarda yer alırken, İslami dönemde cuma camisi etrafına taşın-
mıştır. Bazı şehirlerde yılın belli dönemlerinde kurulan panayırlar ise diğer ticari faaliyetler ara-
sında yer almıştır. Şehir halkı genellikle avlulu evlerde yaşamış, evlerini yaparken de genellikle
kerpiç ve tuğla kullanmıştır. Gelişmiş bir su şebekesine sahip oldukları için şehir meydanlarında
fıskiyeler ve havuzlar yaptırmışlardır.
Türk İslam mimarisinin önemli yapılarından birisi de minarelerdi. Karahanlılardan itibaren
yaygınlaşmaya başlayan minareler; silindirik gövdeli, kuşaklar hâlinde süslenen ve yukarıya
doğru daralan şerefelerden oluşan yapılardı.
İlk Türk devletlerindeki anıtmezar geleneği, İslami dönemde türbe ve kümbet yapımıyla
devam etmiştir. Bu yapıların dört duvar üzerine kubbe ile örtülü olanlarına türbe, silindirik veya
çokgen gövdenin konik bir çatı ile kaplı olanına da kümbet adı verilmiştir.
211