Page 130 - ÇAĞDAŞ DÜNYA SANATI TARİHİ 12
P. 130

4. ÜNİTE


               On Kawara (On Kavara), “Today Series” adlı eserinde günün
               tarihini rakamlarla betimleyen bir tuval yapmış ve zamanı
               görselleştirerek geleneksel bir aracı, zamanı nesnelleştirmek
               için  kullanmıştır  (Görsel  4.73).  ABD’li  sanatçı  Douglas
               Huebler (Daglıs Hublır),  “Duration Pieces (Dureyşın Pisıs)
               No. 5” ismiyle hazırladığı seride zamanı etkin bir öge olarak
               kullanmıştır. Serinin bir parçası New York Central Park’ta
               (Niv York Sentrıl Park) çekilmiştir. Huebler, parkta yürürken
               on dakikada on siyah-beyaz kare çekmiş bir kuş öttüğü veya
               bir  ses  duyduğu  anda  deklanşöre  basmış  ve  sesin  geldiği
               yöne objektifini çevirmiştir.

               D) PERFORMANS SANATI

               Performans  sözcüğü  “gösterme”  anlamına  gelmekle
               birlikte “tamamlama” anlamını da içermektedir. Bir sanat
               yapıtının  tamamlanması  başka  bir  deyişle  sanat  perfor-   Görsel 4.73:  Today Series,
                                                                                Kawara, 1966-2014
               mansı,  sanat  yapıtının  hiçbir  özel  beceri  gerektirmeden
               özel  bir  işlev  ve  ifade  yüklenmeden  seyirci  tarafından
               tamamlanması anlamına gelmektedir.


               Performans  sanatı  yalnızca  bir  an  için  var  olur.  Mesajın
               yerine süreç, sözün yerine beden geçer. Bir kez yapılır ve
               tekrarı  yoktur.  Bu  nedenle  performans  sanatı  yalnızca
               seyircinin  belleğinde  varlığını  sürdürür.  Sanatla  hayat
               arasındaki mesafeyi yok sayar. Disiplinler arası bir bağla
               alternatif mekânlarda gerçekleştirilerek sonucu değil süreci
               önemli kılar. 1960 yılı sonrası sanat akımlarının bir uzantısı
               olmasının yanında onları bünyesinde barındırır. Hatta bu
               akımlar performans sanatı içinde erimişlerdir. Performan-
               slardaki  ortak  özellikler;  toplumda  yerleşmiş  kuralları
               reddetmek, karşı ve aykırı olmak, iktidar barındırmamak,
               alışılagelen sanat anlayışını bozmak, yeni, öncü, kuraldışı   Görsel 4.74: Anthropometrie,
               ve köksüz olmaktır. Performansta her şey gerçeğin kendi-           Klein, 1961
               sidir. Eğer kan varsa boya değil kanın kendisidir. Yaşamın bir kesitini paylaşmak, izlemeye gelenleri aktif, üreten ve
               sanata dâhil olan katılımcı konuma getirmek önemlidir. Bunun yanında satılık olmaması (giriş biletleri ve film hakları
               satılabilir), gösteri mekânı olarak sahne yerine galeri, müze, kafe, bar ve sokak gibi alternatif yerlerin kullanılması, belli
               bir süreye ve yazılı metne bağlı olmaksızın bazen doğaçlama bazen de aylarca prova edilerek gerçekleştirilmesi de
               performans sanatının özelliklerindendir. Sanatçı ve katılımcısı için geçici, kısa süren, özgün, tekrarlanmayan ve kayded-
               ilmeyen bir deneyim yaşatmak; yalnızca bir an için var olmak ve katılımcısının belleğinde varlığını sürdürmeyi hedefle-
               mek  performansın  temel  amacıdır. 1960’ta Yves  Klein’in  (Yives  Kılayn)  maviye  boyadığı  üç  çıplak  modeli  tuval
               üzerinde hareket ettirerek gerçekleştirdiği “Anthropometrie” (Antropometri) gösterisi (Görsel 4.74) ve kendini pence-
               reden atarken gösteren “Boşluğa Sıçrayış” fotoğrafı bu sanatın erken örneklerindendir.

               E) FLUXUS HAREKETİ

               Fluxus; Litvanya kökenli Amerikalı sanatçı George Maciunas (Corç Masiınıs) tarafından tasarlanan, 1960’lı yıllarda
               etkili olan şair, besteci ve tasarımcılardan oluşan avangart gruba verilen addır. Fluxus sözcüğü doğa ve insan yaşamın-
               daki sürekliliği, değişimi ve yenilenmeyi, durağanlığa karşı koyuşu ifade eder. Buna bağlı olarak sürekli değişim
               içinde olan bir evrende sanat eseri de tamamlanmış bir çalışma değil sürekli değişen ve gelişen bir süreçtir.
               Fluxusun amacı popüler kültürü canlandırmak değildir. Fluxus sanatçılarında toplumsal kaygılar, estetik düşüncelerden
               önce  gelmektedir.  Onlar  burjuva  tavır  ve  tutumunun  şemalarını  kırmak  istemişlerdir.  Fluxus  sanatçıları;  şenlikler,
               olaylar,  gösteriler,  yayınlar  ve  filmlerden  oluşan  çalışmalarıyla  sanata  alternatif  bir  yaklaşımın  savunucuları
               olmuşlardır. George Maciunas (Corç Masiınıs) 1960’lı yılların en radikal sanat hareketlerinden biri olan bu akımın
               öncülerinden biridir. Yazdığı “Fluxus Manifestosu”nda fluxusun amaçlarını; sanatı burjuva hastalıklarından kurtarmak,
               ölü sanattan arınmak ve sanatta devrimci bir akım başlatmak şeklinde açıklamıştır. Fluxus; sanatçılara, müzisyenlere,
               avangart şairlere, ressamlara, heykeltıraşlara yepyeni kültürel yaratma olanakları sağlamak istemiştir.


                                                                                                         127
   125   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135