Page 126 - ÇAĞDAŞ DÜNYA SANATI TARİHİ 12
P. 126

4. ÜNİTE


               Roy Lichtenstein (1923-1997): Çizgi roman teknikleri-
               ni  kullandığı  resimleriyle  tanınan  Amerikalı  sanatçı
               pop-artın  önde  gelen  temsilcilerindendir.  1950'de  New
               York'ta  ilk  sergisini  açan  Roy'un  çizimlerinde  1957
               yılına kadar kübizm ve dışavurumculuk akımları etkili
               olmuştur. Yine bu dönemler New York'ta oldukça yaygın
               olan soyut dışavurumculuk akımına doğru kayan sanatçı,
               nesneden  ziyade  şekil  ve  renklere  ağırlık  vermiştir.
               1960'lı yıllarda tanınmış çizgi film karakterlerinin renk
               ve formlarını değiştirerek altı resim yapmıştır.
               Roy  Lichtenstein’in  sembolü  olan  ve  Benjamin  Henry
               Day'ın (Bencamin Henri Dey) yarattığı gölgeli noktacık
               Ben-Day  Dots’u  (Benday  Noktacıkları)  ilk  kullanan   Görsel 4.66: Look Mickey, Lichtenstein, 1961,
                                                                           Ulusal Sanat Galerisi, Washington
               kişidir. Roy'un sanatını bir adım öne çıkaran şey resim-
               lere  konuşma  baloncuğu  eklemesidir.  Resimlerindeki
               benday noktacıkları, konuşma balonları, yazı karakterleri
               ve renkleri kullanımı ile kendine özgü yepyeni bir çizgi
               roman kültürü oluşturmuştur. Lichtenstein çalışmalarını
               endüstriyel resimler olarak da tanımlamıştır. Kimi zaman
               güncel  hayattan  bir  sahneyi  resmeden  sanatçı  kimi
               zaman  da  çizgi  romanın  bilindik  karelerini  abartılı
               ögelerle süsleyerek tekrar yorumlamıştır. Lichtenstein’in
               konuşma  balonları,  o  balonların  içerisinde  kullandığı
               sözler, yazı stili  ev dekorasyonundan kıyafet tasarımına
               kadar birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır.
               Roy Lichtenstein resimlerinde yakın plandan yer verdiği
               kadın  karakterler  ve    konuşma  balonlarıyla  bir  fantezi
               draması  yaratmıştır.  Aşk  acısı  çeken  kadınlar,  kadın
               erkek arasındaki ateşli tartışmalar, basit ancak canlı ve
               keskin  çizgiler  Lichtenstein’i  dönemin  genel  sanat
               anlayışı olan soyut ekspresyonizmin dışına çıkarmıştır.
               Lichenstein’in konuşma balonlarındaki sözler resimleri-    Görsel 4.67: Oh, Je … I Love You Too,
               nin de isim kaynağı olmuştur. “Whaam!”, “Drowning”               Lichtenstein, 1964
               (Dıravnin), “Look Mickey” (Luk Miki) en çok beğenilen çalışmaları arasında gösterilmiştir (Görsel 4.66). Bu çalışma-
               larını “Oh, Jeff… I Love You Too” (Oh Cef Aylavyu tu) izler (Görsel 4.67) izler. Look Mickey’den bir yıl sonra
               yapılan  “Takka,  Takka”,  Lichtenstein’in  çizgi  roman  resimleri  olarak  da  bilinen  evresine  aittir.  “Van  Gogh'un
               Odası”nı çizen ve nice sanat eserini çizime uyarlayan Lichtenstein, “Pow” gibi ifadeleriyle bugün popüler kültürde
               tişörtlerde, mobilyalarda, resimlerde vs. sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.


               Eserlerinden bazıları “Kız ve Top”, “Golf Topu”, “Sanat”, “Günaydın Sevgilim”, “Apollo Tapınağı”, “Ateş Açtığımda”,
               “Kendi Portresi”, “Bir Kadın Portresi”, “Orman Manzarası”dır.

               B) OP-ART

               Op  sanat,  optik  sanat  ya  da  kısa  adıyla  op-art  1960’larda  ortaya  çıkan  bir  sanat  akımıdır.  Bu  akımdaki  eserler
               geometrik şekiller ve çizgiler kullanılarak göz yanılsamaları yaratır. Eserler genelde soyuttur ve siyah-beyaz renkler
               daha sık kullanılır.

               Lekecilik ve hareket resmine karşı gelişen bu sanat akımı sanat yapıtını bilimsel temellere göre şekillendirmiştir.
               Temelinde geometri ve fizik olan op-art, bu özelliği ile bilimi adeta ayrılmaz bir parçası hâline getirmiş ve süreç
               içerisinde tamamen bilime endeksli bir yapıya bürünmüştür. İnsan doğasının en temeline inen bu anlayış; görsel bir
               sanat eserinin anlaşılması, beğenilmesi ve her şeyden önce “görülmesi” gerektiği düşüncesindedir. İnsanın bir cismi
               “görebilmesi” için gözüne bir uyarıcının yani ışığın ulaşması gerekmektedir. Göze ulaşan ışığın belli bir ahenk arz
               etmesi ve zıt tonlar içermemesi de gözün bu uyarana karşı uyumlu bir tepkime geliştirmesine olanak sağlamaktadır.
               Akımın sanatçıları da bu noktadan hareketle ışıkta oluşturacakları dengesizliğin gözde uyumsuz tepkimelere yol
               açacağını bilerek optik sanat akımını başlatmışlardır.


                                                                                                         123
   121   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131