Page 18 - ESTETİK 11
P. 18

Güzellik  konusundan  ziyade  sanat  olgusuna  ağırlık
                        veren  Aristoteles’in  [MÖ  384-322  (Görsel  1.2)]
                        düşünceleri  hocası  Platon’dan  farklılık  göster-
                        mektedir. O, Platon’un aksine toplumun ahlaki
                        eğitimi açısından önemli bir role sahip oldu-
                        ğunu söylediği sanatın insanlarda bir ruhsal
                        arınma  (katarsis)  sağladığını  savunmuştur.
                        Ahlaki erdemlerin ustalıkla ve etkileyici bir
                        şekilde  sergilendiği  trajedi  (tragedya)  türü
                        eserleri örnek göstererek izleyicilerin bun-
                        ları izlemekle yaşadığı duygusal yoğunlu-
                        ğun onlarda bir ahlaki/ruhsal arınma ve bu-
                        nun sonucunda da bir olgunlaşma sağladığı
                        düşüncesindedir.

                        Orta Çağ’da Platon’un güzellik anlayışı dinsel
                        bir temele oturtulur. Bu dönemde Batı’da St.
                        Augustinus [Sen Agustinus (354-430)]; İslam
                        dünyasında Farabi (873-950), İbni Sina (980-
                        1037), İbni Rüşd (1126-1198) gibi düşünürler
                        Tanrı’yı güzelliğin kaynağı olarak görmüşlerdir.

                        Rönesans’tan itibaren Avrupa’da yaşanmaya
                        başlayan köklü değişim sürecinin sonucunda
                        her alanda olduğu gibi güzellik anlayışı ve
                        sanat konularında da yeni düşünceler ortaya
                        konmaya başlanmıştır. Tanrı yerine insan
                        merkezli bir felsefenin (hümanizm) hâkim
                        olmaya başlaması, metafiziği ve bu anlamda
                        dine dayanan düşünceyi reddeden Aydınlanma
                        Çağı felsefesi ile sanatın zanaattan ayrılıp mo-
                        dern yapısına ulaşmış olması gibi etkenler,
                        18. yüzyıldan itibaren estetiği bağımsız
                        bir disiplin olmaya hazırlamıştır.                        Görsel 1.2: Aristoteles
                        Alman  felsefeci  Alexander  Baumgarten
                        [Aleksandır Bomgardın (1714-1762)] (Gör-
                        sel 1.3), 1750 yılında yayınladığı, “Aesthetı-
                        ca (Estetik)” adlı kitabında estetiği ilk defa
                        bağımsız  bir  disiplin    olarak  ele  almış  ve
                        estetiğin alanını sanat teorisi, güzel üzerine
                        düşünme bilimi ve duyulara dayanan bilgi-
                        nin bilimi olarak belirlemiştir.
                        Alman  filozof  Immanuel  Kant  [İmanuel
                        Kant (1724-1804)], “Yargı Yetisinin Eleşti-
                        risi” adlı kitabı ile günümüz estetik düşün-
                        cesine büyük ölçüde yön vermiştir. Kant’ın
                        önemi, estetiğe ve kavramlarına epistemolo-
                        ji (bilgi kuramı) ve etik (ahlak felsefesi) gibi
                        diğer alanlardan bağımsız bir nitelik kazan-   Görsel  1.3:  Baumgarten  ve  1750’de
                        dırmış olmasıdır.                              yayımladığı “Estetik” isimli kitabı





                    16
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23