Page 62 - ESTETİK 11
P. 62
DERS DIŞI ETKİNLİK
1. Bir arkadaşınızla birlikte, çevrenizdeki bir zanaatkâr ile görüntülü bir röportaj yapa-
rak sınıfınızda paylaşınız.
2. Gözlemlerinize dayanarak sanat ve zanaat arasında benzerliğin mi yoksa farklılığın
mı ağır bastığını anlatınız.
OKUMA PARÇASI
SANATA GİRİŞ
İnsanlığın eski taş çağlarından bu yana eserleriyle çizdiği grafik izlendiğinde küçük
avcı topluluklarından köylere, köylerden site hayatına, site hayatından kent devletleri-
ne ve daha sonraları, imparatorluklar ile diğer çeşitli devlet yönetimlerine varılır.
Toplumun yapı ve kültürünü oluşturan sonsuz faktörlerin kışkırttığı sanatçının eseri,
dolayısıyla toplum-sanatçı ikilisinin ortak malı olur. Ancak eser, sanatçıdan çok toplum
malı olarak kabul edilir. Bu nedenle sanatçıları, çeşitli kavim ve milletlerin adına göre
sıralıyoruz. Bu açıdan bakış, sanat eserinin kişisel bir fantezi olduğu görüşünü de red-
deder. Bu yüzden sanat eseri, toplumsal yapıyı ve düşününü yansıttığı oranda, sanatçı
kişiliğini ve fantezisini de ortaya koymaktadır.
Benzer toplumların sanat eserleri sınıflandırıldığında hangi toplum çeşidinde hangi çe-
şit eserlerin ortaya çıkacağı gerçeği saptanmaktadır. Örneğin Orta Taş Çağı eserlerinin
değerlendirilmesinde bugün aynı hayatı yaşayan kavimlerin eserlerinden yararlanıl-
maktadır.
Toplumların kültürel gelişimleri içinde doğan sanat eserlerinin tanınması sırasında dev-
letlerin tarihine, sosyal yapılarına değinmek, sanat tarihi biliminin başvurduğu önemli
bir aydınlatma yoludur. Bu bakımdan inançlarla toplumsal yapı ve kültürünün, sanat
eserinde nasıl yansıdığını da görecek ve her eseri, çağı içinde değerlendirmenin bize
nasıl ışık tuttuğunu anlayacağız.
René Hygue [Ğene Hüg (1906-1997)] “Sanat, estetikle iç içedir.” der. Bu, doğrudur.
Çünkü çağların dünya görüşleri, aynı zamanda estetik görüşleri de yansıtır. Sanat ese-
rinin bir dünya görüşü ürünü olduğu kabul edilince Mısır mimarisinin neden bir Grek
mimarisinden farklı olduğu da anlaşılır. Gene aynı şekilde, Hristiyan ve İslam toplum-
larının neden ayrı birer dünya görüşünü yansıtan sanat eserine ihtiyaç duydukları da
ortaya çıkar. Bu bakımdan biz, devlet yapısının ve inançların, sanat eserinde payları
olduğunu anlıyoruz. Sanatçıya, devlet ya da toplum tarafından sanat eserinin yapılması
görevi verilince iş bölümünün kendisine kazandırdığı olanaklar içinde o, eserinin ça-
ğına ve çağının düşüncelerine uymasını gerektirecek araştırmayı yapmak, biçimlerini
bulmak ve belli bir atmosfer içinde senteze gitmek zorunluluğunu duymaktadır.
(Adnan Turani, Dünya Sanat Tarihi, s. 11)
60