Page 265 - SANAT ESERLERİ ANALİZİ 12
P. 265

Okuma Parçası


                                                Mimar Sinan; 1489 yılında Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğ-
                                                muş, 1588 yılında ölmüştür. Sinan, yüz yıla yakın süren ya-
                                                şamı  boyunca  II.  Bayezit  (1476-1512),  Yavuz  Sultan  Selim
                                                (1512-1520), Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566), II. Selim
                                                (1566-1574) ve III. Murat (1574-1595) gibi beş padişah döne-
                                                mini yaşamıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında devşirilerek
                                                acemi oğlanlar ocağına alınmış daha sonra yeniçeri ocağına
                                                katılmıştır. Sultan Süleyman zamanında birçok sefere katılan
                                                Sinan, her alanda çalışma olanağı bulduğu gibi birçok yapıyı
                                                da incelemiştir. Önceleri orduda bir istihkâmcı olarak çalışan
                                                Sinan daha sonra mimar ve mühendis olarak eğitimini tamam-
                                  Görsel 4.87   lamıştır. 1538 yılında mimarbaşı olmuştur.
                              “Hüsreviye Cami,   Mimar Sinan’ın yapıtlarını ülkenin her yanında ve Halep, Kahi-
                                 Mimar Sinan,
                                     İstanbul   re, Üsküp ve Saraybosna gibi kentlerde görmek mümkündür.
                                                Sinan İtalya’da Rönesans mimarlarının amacı olan merkezî
                                                kubbeli yapı sorununu yapmış olduğu çeşitli yapılarda büyük
                                                bir ustalıkla çözümlemiştir. Cami dışında medrese, türbe, köp-
                                                rü ve çeşme gibi çok sayıda mimari yapıt yapmış çok sayıda
                                                kalfanın  yetişmesini  sağlamıştır.  Bu  kalfalar  Mimar  Sinan’ın
                                                ölümünden  sonra  onun  mimari  geleneğini  sürdürmüşlerdir.
                                                Sinan’ın en büyük amacı cami mimarisinde tek ve büyük bir
                                                kubbe  ile  ibadet  mekânının  üzerini  örterek  toplu  bir  mekân
                                                oluşturmaktı  (Görsel  4.87).  Sanatçı  çeşitli  denemelerden
                                  Görsel 4.88   sonra bu sorunu kolaylıkla çözmüştür. Yapılarında kullandığı
                              “Haseki Külliyesi,   mimari unsurları kendi içinde ve çevresiyle bütünlük oluştura-
                                 Mimar Sinan,   cak biçimde uygulamıştır. Yapıları anıtsal ve pramidâl görü-
                                     İstanbul   nümdedir. Yapılarında ışık ve ses düzeninde ilkler yaratmıştır.
                                                Külliyeler  içinde  yer  alacak  yapılarını  çevresindeki  yapılarla
                                                bütünleştirmiş,  çevrenin  düzenini  bozmayacak  biçimde  yer-
                                                leştirmiştir (Görsel 4.88).
                                                400  dolayında  yapıtı  bulunan  Mimar  Sinan’ın  ilk  yapıtı  Ha-
                                                lep’teki Hüsreviye Camisi’dir. İstanbul’daki ilk yapıtı ise cami,
                                                medrese, sıbyan mektebi, şifahane ve imaretten oluşan Ha-
                                                seki Külliyesi’dir. Yapıtlarından üçü merkezî kubbeli yapı soru-
                                                nunu çözmedeki başarısını gösterir. Mimar Sinan bu camiler
                                                için “Çıraklık eserim İstanbul Şehzade Camisi (Görsel 4.89),
                                                kalfalık eserim İstanbul Süleymaniye Camisi (Görsel 4.90) ve
                                                ustalık eserim Edirne Selimiye Camisi’dir (Görsel 4.91).” de-
                                                miştir.

                                                Mimar Sinan, 1588 yılında öldüğü zaman Osmanlı klasik mi-
                                                marisinin seçkin yapıtlarını vermiş ve kendi mimari anlayışını
                                                sürdürecek mimarları da yetiştirmiştir. Bu nedenle Mimar Si-
                                                nan’ın mimari anlayışı, onun ölümünden sonra yüz yıla yakın
                                                bir süre daha etkili olmuştur. Bu dönemde yapılan iki önemli
                                                yapıt, Mimar Sinan’ın yetiştirdiği kalfalar tarafından yapılan İs-
                                                tanbul Yeni Cami ve İstanbul Sultan Ahmet Camisi’dir (Okuma
                                                Parçası komisyon tarafından derlenmiştir.).





                262   SANAT ESERLERİ ANALİZİ
   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269   270