Page 93 - GENEL SANAT TARİHİ 10
P. 93

MODERNİZM VE SANATTA YENİLİKLER

            Dışavurumculuk (Ekspresyonizm)

            XX. yüzyılın başlarında Almanya’da görülen dışavurumculuk (ekspresyonizm) akımı insan iç dünyası
            ve duygularını yansıtmaya çalışan akımdır. Akımı temsil eden sanatçılar çalışmalarında modernizmin
            bütün olanaklarından faydalanmış; XX. yüzyılda ortaya çıkan politik istikrarsızlık ve sosyal çöküntü
            nedeniyle yaşadıkları bunalımları, geleneksel ve akademik anlayışın dışına çıkarak tasvir etmişlerdir.
            Sanatçılar  eserlerinde  deformasyon  ve  soyutlamaları  kullanarak  öznel  bir  anlatım  geliştirmiş;
            duygusal durum ve tepkilerini çizgi, kütle ve renk gibi plastik elemanlar aracılığı ile ifade etmişlerdir.
            Ekspresyonizm akımının özellikleri arasında;
            •   Resim ve plastik sanatlarda tabiatı insan ruhuna göre anlatmaları,

            •   İnsanların iç dünyasının dışavurumunu önemsemeleri,
            •   Sanatı insanın iç dünyasını anlatmada bir araç olarak kullanmaları,
            •   Olayların ve nesnelerin arkasındaki durumu vurgulamaları,
            •   Çağın önemli olaylarını hiçbir estetik kaygı duymadan tasvir etmeleri,
            •   Denge ve düzenden uzaklaşarak biçim bozmaya yönelmeleri,

            •   Renk kullanımında koyu renkleri tercih etmeleri bulunmaktadır.
            Ekspresyonizm akımının temsilcileri arasında; Oskar Kokoschka (Oscar Kokoşka) (1886-1980), Edvard
            Munch (Edvard Munş) (1863-1944), Emil Nolde (Emil Noldö) (1867-1956), Otto Müller (1874-1913), Eric
            Heckel (Erik Hegel) (1883-1973), Franz Marc (Franz Mark) (1880-1916) ve George Gross (Corc Gros)
            (1893-1959) bulunmaktadır.
            Dışavurumculuk akımının önemli sanatçıların-
            dan  olan  Edvard  Munch  (1863-1944)  bağımsız
            sanatçılardandır.  Yoğun  enerji  ve  fırtınalı
            karmaşık  duyguları,  duygusal  çarpıtmalar  ve
            abartılı  renklerle  yoğun  ve  farklı  bir  anlatım
            gücüyle  yansıtmış;  korku,  ölüm,  nefret  ve
            yalnızlık  gibi  konuları  işlemiştir.  Özellikle
            “Çığlık”  adlı  çalışmasında  ölüm  korkusunu  dile
            getirmiştir  (Görsel  3.32).  Tabloda  olağanüstü
            bir  ifade  ile  korku  ve  yalnızlık  duygularını
            veren  Munch  bu  durumu  şöyle  anlatmıştır:
            “İki  arkadaşımla  yürüdüm.  Sonra  güneş  battı.
            Gökyüzü  aniden  kan  gibi  kıpkırmızı  oldu.
            Arkadaşlarım yürüdü ve ben korkudan titreyerek
            yalnız  kaldım.  Doğa  bitmek  bilmeyen  çığlıkla
            doluydu.”

            “Hasta  Çocuk”,  “Ertesi  Gün”,  “Annenin  Ölümü”,
            “Yaşam  ve  Dans”,  “Madonna”  ve  “Gün  Sonu”
            sanatçının eserlerindendir.









            Boşluk  doldurma  et-
            kinliğine  ulaşmak  için
            karekodu   cihazınızla
            okutunuz.                                    Görsel 3.32: Çığlık, Edvard Munch, 1910, Edvard Munch Müzesi, Norveç



                                                                                                    91
   88   89   90   91   92   93   94   95   96   97   98