Page 110 - GENEL SANAT TARİHİ 9
P. 110

GENEL SANAT TARİHİ

          Alınlık,  friz,  metop  ve  akroter  gibi  cephe
          mimarlığında önemli yer tutan yapısal elemanlarda
          yapıların  işlevi  veya  adandığı  tanrılarla  ilişkili
          kabartmalara  yer  verilmesi,  ilk  kez  Arkaik
          Dönem’de ortaya çıkan uygulamalardır. Mimariye
          bağlı  heykeltıraşlık  veya  mimari  plastik  olarak
          adlandırılan  bu  kabartmalar,  sonraki  yüzyıllarda
          yaygınlaşarak  Yunan  sanatının  ayırt  edici
          özelliklerinden biri hâline gelmiştir. MÖ VI. yüzyılın
          başlarında inşa edilen Korfu Artemis Tapınağı’nın
          (MÖ  580)  alınlık  kabartmalarında  Gorgo  Medusa
          ile hayvan ve insan kabartmalarından oluşan bir
          sahneye  yer  verilmiştir  (Görsel  5.19).  Oranlarda
          ve  biçimlendirmede  gelişme  olmasına  rağmen
          frontal  duruş  ve  hareketlerin  yansıtılması
          gerçeklikten uzaktır.                          Görsel 5.19: Artemis Tapınağı doğu alınlığı, Korfu
          B) Klasik Dönem (MÖ 490-330)

          MÖ  V.  yüzyılın  başlarından  itibaren  Arkaik
          Dönem  heykellerindeki  katı  ve  frontal  duruş,
          yerini  vücudun  doğal  yapısına  uygun  biçimlere
          bırakmıştır. Bu dönemde heykel sanatı teknik ve
          artistik özellikleriyle doruk noktasına ulaşmıştır.

          Klasik Dönem ile birlikte insanlık tarihinde ilk kez
          insan  vücudu  bağımsız  bir  varlık  ve  estetik  bir
          değer olarak kabul edilmiş ve sanatın ana objesi
          olmuştur.  İdeal  ölçülerdeki  insan  vücutları  ve
          yüzler,  Klasik  Dönem  heykeltıraşlığının  başlıca
          özelliğidir. Hareketlerde zıtlıklar ve bunun yarattığı
          dinamizm, önemli bir yer tutmaktadır. Baş, gövde,
          kollar  ve  bacaklar  farklı  duruşlarda  modle  (üç
          boyutlu nesneleri, iki boyutta betimleme amacıyla
          nesnelerin üzerindeki kabarıklık ve girintileri veya
          iç bükey, dış bükey yüzeyleri resmetme tekniği ve
          bu tekniğin kullanılmasıyla oluşan resimsel yüzey)
          edilmiştir. Ayrıca elbise ile vücut arasında gerçekçi
          bir  uyum  yakalanmıştır.  İlk  kez  bu  dönemde
          heykeltıraşlar uzuvların boyutları ve bütün içindeki
          oranları konusunda ideal ölçülere yaklaşmışlardır.
          Tanrılar kusursuz kabul edildiğinden ideal fiziksel
          vücuda sahip genç erkekler ve sakin görünümlü
          zarif  genç  kadınlar  yüzlerde  belirli  bir  duyguyu
          ifade etmekten kaçınılarak betimlenmiştir.
          Heykeltıraşlar  hareket  hâlindeki  bir  bedenin  üç
          boyutlu  görünümünü  oldukça  iyi  gözlemiş  ve   Görsel 5.20: Myron’un Disk Atan Atlet heykeli, British Müzesi, Londra
          gerçekçi  bir  şekilde  aktarabilmişlerdir.  Böylece  heykellerde  ağırlığı  taşıyan  bacaklar  ve  gövdenin
          dengesi sağlanmış, figürün bir sonraki hareketini yansıtabilecek düzeye erişilmiştir. Bunu en açık
          şekilde Myron’un (Mayron) ünlü Diskopol (disk atan atlet) heykelinde gözlemlemek mümkündür (Görsel
          5.20). Sanatçı, sağ ayağı üzerinde eğilmiş hâlde, elinde tuttuğu diski fırlatmak üzere olan çıplak bir
          atletin bu zor duruşunu başarıyla aktarmıştır.
          108
   105   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115