Page 113 - GENEL SANAT TARİHİ 9
P. 113

ANTİK YUNAN, ROMA, ERKEN HRİSTİYAN VE BİZANS SANATI

            Romalı mimarlar; cephelerle iç mekân arasında boyut, oran ve süslemeler ile uyumlu; görkemli bir
            mimarlık anlayışı ortaya koymuştur. Roma mimarlığının asıl başarısı, mimarlık tarihinde önemli yer tutan
            görkemli anıtlardan ziyade, imparatorluk idaresindeki tüm topraklarda Roma kent planlamacılığını ve
            yapı tiplerini yönetim politikasına uygun biçimde yaygınlaştırmasından kaynaklanır. Roma kentlerinin
            merkezini, forum olarak adlandırılan ve çevresinde tapınak, bazilika, hamam, çeşme, zafer takı ve arşiv
            binaları gibi idari, dinî ve sosyal işlevli kamu binalarının yer aldığı geniş meydanlar (forum) oluştururdu
            (Görsel 5.23).
            Roma mimarisinde gelişimi en iyi takip edilebilen yapılar, tapınaklardır. Bu tapınakların görünümü ve
            yapısal ögeleri, ilk bakışta Yunan tapınaklarını hatırlatmakla birlikte plan ve mekân düzeni açısından
            Yunan tapınaklarından belirgin farklılıklar taşımaktadır. Yüksek bir podyum üzerinde yükselen Roma
            tapınaklarına ön cephelerindeki basamaklarla çıkılırken Yunan tapınakları dört yönde basamaklıdır. Kare
            formlu cella (kutsal iç mekân) genellikle üç bölümdür ve sadece ön cephede (iki veya üç sıra) sütun sırası
            yer almaktadır. Buna karşılık Yunan tapınaklarında cella dikdörtgen biçimlidir ve dört yönden sütun sıraları
            ile çevrelenmiştir. Tapınak mimarlığı önemli bir değişikliğe uğramadan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar
            devam etmiştir. MÖ II. yüzyıldan itibaren tapınak mimarisinde, Helenistik Dönem Yunan mimarlığının
            etkileri izlenmektedir. Geleneksel tapınak planına, cella duvarına bitişik yarım sütunlar iyon veya korint
            sütun başlıklarının eklenmesiyle İmparatorluk Dönemi ve sonrasında yaygınlaşacak karakteristik Roma
            tapınağı son şeklini almıştır. Yüksek podyumlu tapınaklar, MS I. yüzyıldan başlayarak Yunanistan ve
            Anadolu gibi köklü mimari geleneğe sahip Roma eyaletlerinde yaygın biçimde tercih edilmiştir.




























              Görsel 5.23: Roma Forumu’nun günümüzdeki görünümü  Görsel 5.24 : Roma Pantheon Tapınağı

            İmparatorluk Dönemi mimarları, Yunan ve Roma tapınak mimarlığına özgü planlar dışında daha
            öncesinde var olmayan yeni plan şemaları da geliştirmişlerdir. Bunlardan en dikkat çekici olanı
            İmparator Hadrianus zamanında (MS 118-125) Roma’da inşa edilen Pantheon’dur (Yunanca tüm
            tanrılar anlamına gelmektedir.) (Görsel 5.24). Dünya mimarlık tarihinin en ünlü anıtlarından biri
            olan yapı, ününü kusursuz kubbe tasarımına borçludur. Zeminden kubbenin en yüksek noktasına
            kadar devam eden yay, tam bir küre oluşturmaktadır. Bu uygulama mimarlık tarihi için bir ilktir
            ancak asıl zorluk bunun büyük ölçekte uygulanması olmuştur. İçten ve dıştan daire planlı tapınak
            43,2 m çapında bir kubbe ile örtülmüştür. Yapının giriş kısmı, dairesel planlı iç mekânı ile uyumlu
            olmayan çift sıra sekiz sütunlu ve üçgen alınlıklı bir Yunan tapınağı cephesi biçimindedir. Kubbeyi
            taşıyan  masif  dairesel  duvarlar;  volkanik  kül,  kireç,  kum,  su  ve  çakıl  taşından  oluşan  oldukça
            dayanıklı harçla bağlanan tuğla ve taştan örülmüştür. Geniş açıklığı örten kubbede ise daha hafif
            olan tüf ve sünger taşı kullanılmıştır.
                                                                                                     111
   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118