Page 118 - GENEL SANAT TARİHİ 9
P. 118
GENEL SANAT TARİHİ
Romalı mimarlar tümüyle yeni yapı tipleri oluşturmanın dışında tiyatrolar gibi eski yapılara da
yenilikler getirmişlerdir. Roma tiyatrosunu Yunan örneklerinden ayıran en belirgin farklılık,
yapının konumlandırılması için doğal bir yamaca ihtiyaç duyulmaması ve seyircilerin dış dünya
ile bağlantılarını kesen yükseltilmiş sahne binalarına sahip olmasıdır. Oturma sıraları tonozlar
üzerinde oturan Roma tiyatrosunun en erken tarihli temsilcisi, İmparator Augustus zamanında
yapılmış Marcellus (Marselyus) Tiyatrosu’dur (MÖ 12) (Görsel 5.31). Tiyatronun planı, başta İtalya
olmak üzere eyaletlerde yenilenen veya yeni inşa edilen tiyatrolara örnek olmuştur. Anadolu’nun
güney sahilinde yer alan ve günümüze oldukça iyi durumda ulaşmış Aspendos ve Side kentlerindeki
tiyatrolarda Roma tiyatrolarının karakteristik özelliklerini bulmak mümkündür.
Roma mimarlığında bu yapı türlerinin dışında sütunlu cadde, çeşme binası, kütüphane, toplantı
salonları ve latrina (umumi tuvalet) gibi idari ve sosyal işlevli yapılar; mühendislik yönü öne
çıkan su kemerleri, yollar, köprüler, limanlar ve kanalizasyon sistemleri gibi bayındırlık yapıları
yaygınlaşmıştır. Yapıların inşa edileceği alanlarda bulunan diğer binaları ve yol bağlantılarını
dikkate alan planlama anlayışı, Roma kent planlamacılığının karakteristik özelliklerinden biri
olmuştur. Başta tapınaklar, zafer takları ve bazilikalar olmak üzere binalar çevresindeki alanların
yönelimi dikkate alınarak konumlandırılmıştır.
Görsel 5.31: Marcellus Tiyatrosu, Roma
Heykel ve Kabartma
Roma heykeltıraşlığının anıtsal heykel sanatı örnekleri vermesinde MÖ II. yüzyılda Yunanistan’ın Roma
topraklarına katılması önemli rol oynamıştır. Heykeltıraşlıkta Romalılar, Yunanlılar kadar yaratıcı
olamamışlardır. Yunan yapıtlarını toplayarak ülkelerine getirmiş, koleksiyonlar yapmış ve bunları kopya
ederek çoğaltmışlardır. Heykel imparatorluk propagandasının önemli bir aracı olmuştur. Cumhuriyet
Dönemi’nden başlayarak konsül ve komutanların heykelleri meydanlara dikilmiş, bu gelenek imparatorluk
döneminin sonuna kadar devam etmiştir. İmparator Augustus zamanına ait serbest heykeller ve
büstlerde Klasik Dönem Yunan sanatının ideal ölçülerini taklit eden bir eğilim kendini göstermektedir.
116