Page 197 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 197
Cumhuriyet Dönemi Sanatı
7.2. CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARİSİ
7.2.1. I ve II. Ulusal Mimarlık Akımı (1908-1930)
A) I. Ulusal Mimarlık Dönemi
1908-1930 yılları arasında Türk mimarisinde etkili olan ve 1970’lerden sonra I. Ulusal
Mimarlık Akımı olarak adlandırılan dönemdir. Bu akım 1908’de II. Meşrutiyet'in ilanıyla
birlikte ortaya çıkan milliyetçiliğin mimariye yansımış şeklidir.
II. Meşrutiyet'le birlikte gelişen milliyetçilik eğilimleri mimarlıkta da yeni arayışları
gündeme getirmiştir. Bu akımla Türk mimarlığının, "Neoklasik Türk üslubu" ya da “Millî
Mimari Rönesansı” adını alan Yeni Klasik Dönem başlamıştır. Daha sonraları (1970'lerden
sonra) I. Ulusal Mimarlık adıyla anılacak olan bu tarz, klasik Osmanlı yapılarından
aktarılan ögeler ve süslemelerle yüklü yeni bir mimarlık anlayışının ortaya çıkışını
sağlamıştır. Akımın öncüleri Mimar Kemaleddin ve Mimar Vedat Tek’tir. Bu sanatçılar II.
Meşrutiyet’in ilanından Cumhuriyet'in ilk dönemlerine değin bu üslubu devam ettirmiş-
lerdir. Amaçları Türk mimarlığını oluşturma aşamasında yabancı etkilerden uzak ulusal bir
akım oluşturmak olmuştur.
I. Ulusal Mimarlık Akımı, ideolojik düşünceler ve mimari unsurların birleşerek ulusal
bilinci yaratma çabası sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu akım, geçmişin (Selçuklu ve Osman-
lı) motif ve biçimleri kullanılarak Batı’nın ise plan şeması alınarak eklektik bir anlayışla
biçimlendirilmeye çalışılmıştır. Daha çok eski dinsel yapılardan alınan geniş saçaklar,
kubbe, sivri kemer, sütun, çıkma, mukarnaslı başlık, çini kaplamalar gibi yapı ögeleri sivil
mimarlığa uygulanmıştır. Akım daha çok kamu yapılarında görülmüş, konutları pek etkile-
memiştir. Bu dönemde Mimar Kemaleddin ve Vedat Bey dışında Arif Hikmet Koyunoğlu,
İtalyan Giulio Mongeri (Julyo Monjeri) de aynı üslubu benimsemiştir.
Mimar Kemaleddin (1870-1927): I. Ulusal Mimarlık Akımı’nın öncülerinden olan
Mimar Kemaleddin Klasik Dönem Osmanlı mimarisinden esinlenmiş, Alman ve Osmanlı
mimarilerinin belirgin özelliklerini sentezleyerek yeni bir tarz ortaya koymaya çalışmıştır.
Osmanlı ve İslam yapılarının karakteristik unsurlarını ulusal benliği yansıtacak şekilde
çalışmıştır. Binaların ön cephelerinde kemer, saçak ve çini gibi yapı elemanları kullanmış,
simetriyi ön planda tutmuş, kule benzeri çıkıntılar ve cepheyi kateden kornişlerle gelenek-
sel tarzı vurgulamıştır. Ankara’daki Gazi Üniversitesi rektörlük binası önemli bir eseridir
(Görsel 7.5, 7.6).
Görsel 7.5: Gazi Üniversitesi rektörlük binası, 1926, Ankara Görsel 7.6: Gazi Üniversitesi rektörlük binası, Revaklı giri
194