Page 202 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 202
7. ÜNİTE
7.3. CUMHURİYET DÖNEMİ HEYKEL SANATI
Cumhuriyet Dönemi’nde yetişmiş heykel sanatçıları, ilk heykel sanatçılarımıza oranla
daha bağımsız ve kişisel üsluplarını ortaya koyabilen eserler meydana getirmişlerdir. Erken
dönemdeki büstler, yerini önemli meydanlarımızda yer alan anıtlara ve soyut heykellere
bırakmıştır.
Cumhuriyet'in ilan edilmesinin ardından 1924 yılında devlet tarafından yurt dışına gönde-
rilen öğrenciler arasında heykel sanatçısı bulunmamaktadır. 1925 yılında ise Müstakil
Ressam ve Heykeltıraşlar Birliği kurucularından olan Ratip Aşir Acudoğlu, devlet tarafından
Paris’e heykel eğitimi için gönderilen ilk heykel sanatçısı olmuştur. Sonraki yıllarda Akademi
öğrencilerinden Ali Hadi Bara, Zühtü Müridoğlu, Nusret Suman gibi devlet bursu kazanarak
yurt dışına giden sanatçılarımızın ülkemizde heykel sanatının gelişmesinde büyük payları
olmuştur. Sabiha Bengütaş ise ilk Türk kadın heykel sanatçılarımızdandır.
Cumhuriyet'in ilanından sonra heykel sanatının yaygınlaştırılması ve halka benimsetil-
mesi amacıyla önemli meydanlara konulmak üzere, yaşanan zaferleri ve değerli komutanları
konu alan anıt heykellerin yaptırılması düşünülmüştür. Fakat ülkemizde anıt heykel yapımı
için gerekli teknik imkânların olmaması ve anıt heykel yapımı konusunda yeterli tecrübeye
sahip sanatçılarımızın henüz yetişmemesi üzerine bu alanda ilk olarak yabancı sanatçılara
görev verilmiştir. Bu sanatçılardan Krippel’in (Kiripel) yapmış olduğu ve İstanbul Saraybur-
nu Parkı’nda bulunan 1926 tarihli Atatürk Anıtı ülkemizdeki ilk anıt heykeldir. 1930’lu
yıllardan sonra öncülüğünü Kenan Yontuç, Ratip Aşir Acudoğlu, Hadi Bara, Nijad Sirel’in
yaptığı anıtlara günümüze kadar geçen sürede diğer heykeltıraşlarımızın eserleri eklenmiştir.
Görsel 7.15: Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, İstanbul
1937 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Görsel 7.15) Heykel Atölyesi Şefi olan
Belling, Akademide görev yaptığı 1955 yılına kadar figüre dayalı klasik eğitim vermeyi tercih
etmiştir. Çağdaş akımların Akademide öğretilmesi ise 1950 yılında Ali Hadi Bara ve Zühtü
Müridoğlu’nun atölye hocaları olarak görev almasıyla başlamıştır. Akademideki eğitimle-
rinden sonra gittikleri Paris’te soyut çalışmalardan etkilenen İlhan Koman ve Şadi Çalık’la bu
dönem hız kazanmıştır.
199