Page 43 - ÜÇ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 43

1. Ünite




               Heykel, Anıt, Rölyef ve Seramik Gibi Eserlerin Çevre ve Mekânla İlişkisi

                  Tarih boyunca heykelin temel sorunu olan mekân algısı dönemlere göre sürekli değişim ve gelişim göstermiştir.
               Günümüzde mekânın biçimlenmesi heykel sanatının temel problemidir. Artık heykel, yer aldığı mekânın bir parça-
               sı olmak yerine çevresiyle farklı ilişkiler kuran, kendi mekânını yaratan bir yapıt olma özelliğine ulaşmıştır. Mekânla
               ilişkili olarak Rönesans’a kadar tüm uygarlıklarda heykel, kimi zaman bir yapıda taşıyıcı sütun görevini üstlenirken
               kimi zaman da bir katedralin nişinde bezeme görevi görmüştür. Heykel mimari ile birlikte dinsel inançları betimle-
               mek gibi işlevsel bir rol üstlenmiştir. Rönesansla birlikte düşünce anlayışındaki değişiklikler ile heykel; dini yapılar-
               dan bağını koparmış, bezeme ve süsleme işlevini yitirmeye başlamıştır. Rönesans ile heykel, mimariden koparak
               her yönden görülebilen, etrafında dolaşılabilen dış mekâna açık obje hâline gelmiştir.
               İnsanlık tarihi boyunca güçlü imparatorluklar, egemen güçler, siyasi iktidarlar yaşadıkları dönemlere ilişkin olay-
               ları gelecek kuşaklara taşımak, yaşatmak için semboller ve göstergelerden yararlanmışlardır. Bunlardan biri de
               anıtlardır. İlk örnekleri ise 12 bin yıl önce karşılaştığımız saygıyı sembolize eden anıt mezarlar; tanrılar, kahra-
               manlar ve hükümdarlar adına yapılmıştır. Açık alanlara anıt dikme geleneği Yunan uygarlığının Klasik döneminde
               başlamıştır. 16. yy.ın ortalarında anıtlar için düzenlenen özel meydanlar yapılmaya başlanmıştır.
                  Anıt önemli bir olayın veya kişinin gelecek nesillerce anılması için yapılan, dikkat çekecek büyüklükte, sembol
               niteliğinde olan yapı ve heykellerdir. Dünyanın pek çok ülkesinde kamusal alan olarak nitelenen meydan, park,
               cadde gibi kent mekânlarında toplumsal açıdan önemli kişi ve olayların anısına yerleştirilmiş anıt heykellere rast-
               lanmaktadır (Görsel 1.65, 1.66, 1.67, 1.68).
                  Kentler değişik kültürleri bir araya getiren, toplumsal gelişmelerin yaşandığı, Antik çağlardan bu yana insan-
               ların ortak amaçları için birlikte yaşadığı yerlerdir. Kentlerin oluşumu ve gelişimi aşamasında kent ve sanat her
               zaman iç içe olmuştur.























                Görsel 1.65: Mısır Piramitleri, Eski ve Orta Krallık Dönemleri, Gize  Görsel 1.66: Nelson Sütunu, Charles Barry [Çarlıs Beri (1795-18860)], 1843,
                                                             Londra























               Görsel 1.67: Anıtkabir, Emin Halid Onat (1908-1961), Ahmet Orhan   Görsel 1.68: Özgürlük Anıtı, Frederic Auguste Bartholdi [Firederik
               Arda (1911-2013), 1944-1953, Ankara            Aguste Bartoldi (1834-1904)], 1875, New York





             40
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48