Page 84 - ÜÇ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 84

BÜST




               Fransız Devrimi’nin öncesinden başlayan Yeni-Klasikçilik akımında Yunan heykel sanatının duruş ve ifade bi-
            çimlerindeki yalınlık ve yücelik tekrar ele alınmıştır. Heykeller ideal güzelliğin birer örneği olarak değerlendirilmiş,
            sakin ve durağan şekilde biçimlendirme yapılırken herhangi bir duyguyu ya da heyecanı yansıtmaktan kaçınılmış-
            tır. Heykeltıraş Jean-Antoine Houdon’a [Cin Antoin Hüdın (1741-1828)] ait büyük Fransız filozof ve yazar Voltaire’in
            büst çalışması dönemin en belirgin özelliklerine sahiptir (Görsel 2.12). Sanatçı özellikle bakışlarda sağladığı par-
            laklıkla ünlüdür. Portre sanatında yaşadığı dönemdeki ressamlardan daha başarılı olmuş Fransız heykeltıraştır.
               Franz Xaver Messerschmidt [Frenz Seyvır Mesırscimit (1736-1783)] Gerçekçilik ve Klasik üslubu birleştirdiği, yüz
            ifadelerini yoğun bir şekilde yansıttığı 64 parçadan oluşan ‘‘Karekter Başları’’ isimli serisiyle portre sanatına büyük
            katkıda bulunmuştur (Görsel 2.13).
































                Görsel 2.12: Voltaire Büstü, Jean-Antoine Houdon, 1778,   Görsel 2.13: Büst, Franz Xaver Messerschmidt, 1775,
                Ulusal Sanat Galerisi, İngiltere                Avusturya
                                                       19. yy.da aydınlanmaya, akılcılığa, düzen, uyum ve dengeye
                                                    tepki olarak gelişen Romantizm akımıyla sanatçı, çalışmalarını
                                                    özgün, bireysel deneyimleriyle oluşturmaya başlamıştır. Sanatçı-
                                                    lar duyguları ön plana çıkararak doğa sevgisi, yurtseverlik, duygu-
                                                    sallık kavramlarını içeren eserler oluşturmuşlardır (Görsel 2.14).
                                                       Modernizm akımı 1860’larda İzlenimcilik akımıyla başlayarak
                                                    1960’lar Pop sanata kadar süren ve birçok izm’li akımı içinde ba-
                                                    rındıran dönemi tanımlamaktadır. Anlatımdan çok, biçim dilini ön
                                                    plana çıkaran Modernizm’in en önemli özelliği soyutlamanın baş-
                                                    laması ve doğayı model almaktan vazgeçilmesidir. Sanat eserle-
                                                    rinde soyutlama, parçalama, yeniden inşa etme yöntemleri kul-
                                                    lanılır. Modernizm döneminde en yeni ve denenmemiş arayışlar
                                                    içerisinde bulunan sanatçı bir yandan da ilkel sanat eserlerinden
                                                    esinlenmektedir. Kübistler, Yapısalcılar ve Minimalistler, sanata
                                                    daha akılcı yaklaşırken Gerçeküstücüler bilinçaltı duygularını, Dı-
                                                    şavurumcular duygularını, Uzamsalcılar yeni bir boyutu, Dada-
                                                    cılar hazır nesneyi, Fütüristler ise makine, hız ve hareketi sanata
                                                    katmaktadırlar. Eserler özgündür ve kişisel duygu, düşünce ve be-
                                                    ğeniler ön plandadır. Heykelde Rodin ve Medardo Rosso’nun[Me-
                                                    dardo Rasso (1858-1928)] çalışmaları geleneksel heykel anlayışın-
                                                    dan Modernizm’e geçişin başlangıç noktası kabul edilmektedir.
                Görsel 2.14: Balzac, David d’Angers [Deyvit Dencırs
                (1788-1856)], 1844, Fransa








                                                                                                         81
   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89