Page 59 - THM TEORİ VE UYGULAMASI 11
P. 59

Okuma Parçası





                                                  CELÂL GÜZELSES

                      Yıl 1917. Celâl Güzelses; birkaç arkadaşıyla Sema Köşkü’nün (daha sonraları Gazi Köşkü
                  adını  alacak  olan  köşk)  alt  kısımlarındaki  dutluklarda  oturup  eğlenirken  türkü,  şarkı,  gazel  ve
                  hoyrat okur. Mustafa Kemal “Hanginiz o türküleri okuyordunuz?” diye sorunca Celâl Bey, “Ben
                  okuyordum.” der. Mustafa Kemal “Senin ismin ne?” diye sorunca Celâl Bey “Mehmet Celalettin!”
                  der. Mustafa Kemal “Peki burada da okur musun?” deyince Celâl Bey de “Evet, okurum.” diye
                  cevap verir. Askerler Diyarbakır’ın ipli kürsülerinden getirir, Celâl Güzelses ve arkadaşları bu kür-
                  sülere oturur. Celâl Güzelses okumaya başlar. Bir hayli eser okur ve Mustafa Kemal kendisine
                  teşekkür eder. Celâl Güzelses, arkadaşları ile beraber Mustafa Kemal’in huzurundan ayrılarak
                  şehrin yolunu tutar.
                      Celâl Güzelses Diyarbakır’ın Lice ilçesinde, askerlik şubesinde vatani görevini yerine geti-
                  rerek Diyarbakır’a döner. 29 Haziran 1924’te Diyarbakır Valiliği Evrak Kaleminde tevzi memuru
                  olarak memuriyete başlar ve bu arada Nevriye Hanım’la evlenir. 11 Ocak 1925 yılında kâtipliğe
                  yükselir, 1929 yılında Özel İdari Müdürlüğü evrak memurluğuna atanır. Celâl Güzelses, memu-
                  riyeti yanında musiki çalışmalarını da aksatmaz. Celâl Güzelses’in İstanbul’da plak f rmaları ile
                  teması sürerken bir gün Feyzi Pirinççioğlu, Celâl Güzelses’i Dolmabahçe Sarayı’na götürerek
                  Atatürk’e tanıtır: “İşte Diyarbakır’dan plak yapmaya gelen gencimiz!” Atatürk, Dolmabahçe’de bu-
                  lunanlara Celâl Güzelses’i tanıtır ve 1917 yılındaki karşılaşmalarını anlatır. Burada Güzelses’i
                  yeniden dinler. Celâl Güzelses’in sesinden ve musiki bilgisinden etkilenmiştir. Celâl Güzelses’in
                  daha önce Diyarbakır Ulu Camii’nde müezzinlik yaptığını öğrenince Celâl Güzelses’e şu soruyu
                  yöneltir: “Celâl, bana peygamberi anlat. Nedir, nasıl bilinir?” Celâl Güzelses ummadığı bir so-
                  ruyla karşılaşınca duraklar, nasıl cevap vereceğini düşünür, mevlit okumaya başlar. Selam kıs-
                  mında  herkes  ayağa  kalkar, el  bağlar. Okuduğu  mevlit  bitince  şu açıklamayı  yapar:  "Efendim
                                                        siz ki cihana kafa tuttunuz, herkes sizin önünüzde diz
                                                        çöktü. İşte, hiç görmediğiniz zat-ı muhteremin önün-
                                                        de ayağa kalktınız; el bağladınız. İşte, peygamberimiz
                                                        budur.” deyince Atatürk, Celâl Güzelses’i tebrik eder.
                                                        Orada bulunan bir plak f rmasının yetkilisine dönerek
                                                        “Celâl’in okuduğu bu mevlidi de plağa doldurun.” der.
                                                        Atatürk’ün  bu  isteği  üzerine  Celâl  Güzelses  iki  adet
                                                        mevlit plağı doldurmuştur.
                                                               Celâl Güzelses’in dolduracağı plakların üze-
                                                        rine ne yazılacağı konuşulur ve “Şark Bülbülü Celâl”
                                                        yazılması  önerilir.  Celâl  Bey   “Ben  Diyarbakırlıyım.
                                                        Diyarbakır Bülbülü veya Dicle Bülbülü yazsınlar.” der.
                                                        Bunun üzerine orada bulunanlar bu iki düşünceyi oylar
                                                        ve 24 kişinin 20’si “Şark Bülbülü Celâl yazılsın.” diye
                                                        kanaat bildirir. Atatürk de bu görüşe katılarak plak f r-
                                                        masının sahibine, Celâl’in dolduracağı plaklara “Şark
                                                        Bülbülü Celâl” yazılması talimatını verir. Böylece Celâl
                                                        Güzelses, ölene kadar Atatürk’ün vermiş olduğu “Şark
                                                        Bülbülü” unvanı ile yaşar. (Görsel 1.26)



                                                              . .   bakay'ın    iyarbakır    lkl rundan   esintiler   el l
                                                        Güzelses  iyarbakır  alk  usiki  zerine  ncele e  adlı kitabından
                                                        düzenlenerek alın ıştır.
                 Görsel 1.  : Şark Bülbülü:  el l Güzelses











                                                         58
   54   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64