Page 19 - TÜRK SANAT MÜZİĞİ KORO 12
P. 19
Okuma Metni
LEYLA GENCER (1928-2008)
Dünyaca ünlü opera sanatçısı, soprano (Görsel 1.4).
1953’ten itibaren hızlı bir yükselişle Avrupa ve Amerika’nın en önemli tiyatrolarında sahneye çıktı. “Diva” sözcüğü
“La Diva Turca (Türk Divası)” olarak Türkçeye onunla girdi.
İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra, İstanbul Belediye Konservatuvarında sürdürdüğü şan eğitiminin son bir yılını An-
kara Devlet Konservatuvarında tamamladı. 1950 yılında Ankara’da, Mascagni’nin (Maskagne) “Cavalleria Rustica (Kavalle-
riya Rastika)” operasındaki “Santuzza (Santuzza)” başrolüyle opera dünyasına adım attı. 1953’te bir radyo konseri vermek
için gittiği Roma’da çok beğenilince, Napoli’deki bir yaz festivalinde yine Santuzza’yı canlandırma teklifi aldı. Daha önce bu
rolü Türkçe oynamış olan Leyla Gencer, sadece beş günde, rolün İtalyancasını geceli gündüzlü ezberleyerek sahneye çıktı ve
on bin seyirciyi bu rolle kendine hayran bıraktı. Ankara Devlet Operası’nın primadonnası, artık Napoli’deki San Carlo (San
Karlo) Tiyatrosu’nun da yıldızıydı. Napoli’de “Madam Butterfly (Medım Badırfılay)” operasıyla Ingrid Berman’ın (Ingırid
Berman), Varşova’da “La Traviata (La Tıraviyata)” operasıyla da Nâzım Hikmet’in övgülerine mazhar oldu.
Ankara’dan hocası olan Maestro di Ferdinando (Maestro di Ferdinando): “Yeryüzünde vokal teknik bakımından
Leyla gibi koloratur, lirik ve dramatik soprano hususiyetini bir hançerde toplayabilen sanatkâr çok enderdir.” demiştir. Bu
ses, tiyatro yeteneğiyle de birleşince birbirinden çok farklı nitelikteki roller için akla gelen ilk isimlerden biri olmuştur. Çağın
zirvesindeki isimler ise, Renata Tabaldi (Renata Tebaldi) ve Maria Callas’tı (Mariya Kolıs). Leyla Gencer’in önünü işte bu
iki diva açmıştır. Ama varlıklarıyla değil, yokluklarıyla…
Zandonai’ın (Zandonay) 1956 yılında San Francisco Operasında sah-
nelenecek olan “Francesca da Rimini (Fransızkeyda Rimini)” adlı eserinde,
Renata Tabaldi mazeret bildirince Leyla Gencer devreye girmiş ve şöyle
demiştir: “Daha bon jour (ban jor) der demez kendimi Tebaldi’nin yerinde
buldum!” Time dergisi, “ABD, daha Gencer’i çok duyacak.” diye yazar-
ken kehanette bulunmuyordu. Ertesi yıl, Donizetti’nin (Donizetti) yine San
Francisco Operasında sahnelenecek olan “Lucia di Lammermood (Lusiya
di Lömormud)” adlı eserinde, bu kez Maria Callas’ın kaprisi sonucu boşa-
lan başrolü aldı. Eserin can damarı olan çılgınlık tablosunda
-Lucia’nın kocasını öldürerek çıldırdığı o ünlü sahnede- oyunculuktaki gü-
cüyle ses virtüözitesini, çoğu eleştirmene göre Callas’ın erişemeyeceği bir
duyarlılıkla bütünleştirmişti.
Gencer, İtalya’ya adım atışının dördüncü yılı olan 1957’de, La Sca-
la’da (La Sıkeyla) sahneye çıktı. 25 yıl boyunca nice başrol oynayacağı Sca-
la Tiyatrosu’ndaki ilk rolü; Poulenc’nin (Pulınsi) “Dialogues des Carmelites
(Daylogs de Karmalayts)” adlı eserindeki “baş rahibe” rolüydü. O günlerde
vefat etmiş olan Toscanini’nin (Tuskanini) cenazesinde çalınacak “Requ-
iem’ n (Rekuyum)” “sopranosu” olarak seçildi. Bu, sahne hayatının belki de
en dramatik ânıydı; çünkü günün birinde La Scala’da, Toscanini’nin huzu-
runda söyleme hayalini ancak büyük orkestra şefinin cenazesinde gerçek-
leştiriyordu.
Görsel 1.4: Leyla Gencer Bir 45’lik plağı -hatta iki 45’liği birden- yayınlanan “ilk Türk sanat-
çısı” Leyla Gencer oldu. İtalyan Cetra firması için önce 78’lik taş plakta iki
“Verdi” aryası seslendirdi. Daha sonra 1957’de yine Cetra adına yayınlanmış
olan iki 45’likte, Torino Senfoni Orkestrası eşliğinde biri “Aida’dan (Ayda)”diğeri “Traviata”dan olmak üzere iki Verdi aryası
ile Puccini’nin (Puki) “Madam Butterfly” ve Catalani’nin (Kedılani) “La Wally (Le Voli)” adlı eserlerinden birer arya söyledi.
Gencer’i, 1957 yılında Viyana’da Scala heyetinin sergilediği “La Traviata’nın Violetta”sı olarak seyreden Tunç
Yalman; Vatan’da şöyle yazmıştı: “Hazır bulunduğum bir toplantıda, bir Avusturalyalı ‘Kanuni Sultan Süleyman’ın
yapamadığını dört yüz yıl sonra bir Türk kadını yaptı, Viyana’yı fethetti.’ dedi. Başkaları da bunu tasdik ettiler. Doğruydu.
Viyana gerçekten bir Türk tarafından nihayet fethedilmişti. Hem de en zor yoldan. Zorbalık tanımayan sanat yoluyla.” Ahmet
Emin Yalman; 1959’da yayınlanan aynı gazetedeki başyazısında Gencer’in “dünyanın her yanında Türklük hesabına zaferler
kazandığını” söylemiş ve şöyle eklemişti: “Leyla Gencer kimdir? Sadece bir ses san’atkârı mı? Hayır. Leyla Hanım; yeni
açılan bir Türk fütuhat devrinin temsilcilerinden, akıncılarından, harice yolladığımız en büyük san’at büyükelçilerimizden
biridir. Böyle bir devirde topla, tüfekle ülkeler fethedilmiyor, insanlar zincire vurulmuyor, sadece üstün bir san’at kudretiyle
kalpler kazanılıyor.”
“Derya Bengi’nin
“Şimdiki Zaman Beledir” adlı eserinden düzenlenmiştir.”
Ses Eğitimi Uygulamaları ve Koro Kültürü Ses Eğitimi Uygulamaları ve Koro Kültürü 17

