Page 16 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 16

1. ÜNİTE



                Orta Doğu ve Yakın Doğu kaynakları Musa Peygamber’in Tanrı’yla buluşmaya gittiği Sina Dağı’nda “Dinle Musa”
             anlamına gelen “Musa ke” emrini aldığını, bu emrin belli bir ton ve ritimde olduğunu, Musa Peygamber’in de bu tanrısal
             emri “musiki” (müzik) sözcüğüyle ilişkilendirmeye çalıştığını anlatır.
                Bir başka bakış açısına göre gagasındaki deliklerden yel estikçe türlü sesler çıkaran ve bu özelliğiyle müziğe örnek
             olan ilk masal kuşunun adı “musikar” veya “musikal”dır (Uçan, 2005, s. 85).
                1.1.2. Müziğin Doğuşu
                Müziğin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın müziği keşfetme
             sürecinin kendini ve dünyayı keşfetme süreciyle eş zamanlı bir nitelik
             gösterdiği söylenir. İlk çağlarda avlanma sırasında, dinî törenlerde, sa-
             vaşlarda ve iletişim kurmada kullanılan müzik; çeşitli dönemlerden ge-
             çerek gelişmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır (Görsel 2).
                Müziğin doğuşu konusunda türlü varsayımlar öne sürülmüştür. Ünlü
             doğa bilginleri, şarkının hayvan ulumalarını taklit sonucu ortaya çıktığı gö-
             rüşünü savunmuşlardır. Ağırlığı ritme vermiş ve müziğin doğuşunu beden-
             sel çalışmayı kolaylaştıran ritmik seslere dayandırmışlardır. Başka bir var-
             sayım, müziğin doğuşunu konuşmayla birlikte almış ve her ikisini de sesli   Görsel 2: İlk Çağ’a ait mağara resmi
             anlaşma olanağında tek çare olarak görmüştür (Yener, 1983, s.12). Ancak
             müziğin doğuşu ile ilgili bilgiler, tarihî kazılarla ve araştırmaların kesin olmayan sonuçları ile sınırlıdır. Dolayısıyla
             bu konudaki çalışmalar sürdükçe yeni bilgiler elde edilecektir.

                1.1.3. İlk Çağ Uygarlıklarında Müziğin Toplumsal Hayattaki Yeri
                İlk Çağ uygarlıklarındaki müziğin toplumsal yaşama olan etkileri çeşitli efsanelerden, anıtlardan, destanlar-
             dan, kabartmalardan, heykellerden ve resimlerden öğrenilebilmektedir. Bu bulgulardan elde edilen bilgilere göre
             müziğin tarih boyunca eğlencelerde, düğünlerde, şölenlerde, savaşlarda, tedavilerde, cenaze törenlerinde ve dinî
             törenlerde yani yaşamın her alanında yer aldığı söylenebilir.
                Kazılarda bulunan çalgılar ve tapınak duvarlarındaki resimler, müziğin Mısır tarihindeki önemini ortaya koy-
             maktadır. Elde edilen verilerden anlaşılmaktadır ki Mısır’da müzik, karmaşık ve canlı bir kimliğe sahiptir. Gizemli
             çağrışımlar yaptığı kadar gündelik yaşamın da bir parçası ve eğlence aracıdır. Çalgılar, hem erkekler hem de ka-
             dınlar tarafından kullanılmıştır. Hatta Mısır toplumunda kadınlardan oluşan müzik topluluklarına da rastlanmıştır.
                Mezopotamya civarında yaşayan Babil, Asur gibi uygarlıklar kendi kültürleriyle birlikte müziği de geliştirmiş
             ve ona toplumsal hayatta önemli roller yüklemiştir. Bu uygarlıkların dinî törenlerinin vazgeçilmez bir parçası olan
             müzik, din adamlarının ve koroların söylediği şiirsel şarkılardan oluşmuştur. Ayrıca Asurlularda dinî müziğin yanı
             sıra gündelik hayatta icra edilen ve dinlenen bir müzik anlayışı da gelişmiştir. Din dışı müziğin kral eğlencelerinde
             ve çeşitli şenliklerde kullanıldığı bilinmektedir.
                Sümerlerde bilim, sanattan önce gelmesine rağ-
             men müzik, toplumsal hayatın önemli bir parçası ol-
             muştur (Görsel 3). Düğün, bayram, cenaze ve tapınak
             törenlerinde geniş bir yer tutmuştur. Bu törenlerde
             hem kadın hem de erkek müzisyenler görev almıştır.
                Antik Yunan’da müzik, mimari ve resim kadar iler-
             leme  kaydedememiş  olsa  da  yaşamın  her  alanında
             yerini koruyarak gelişmeye devam etmiştir. Bu uygar-
             lığın müziği, dinî törenlerin ve eğlencelerin önemli bir
             unsuru olmuştur. Ayrıca Antik Yunanlılar müziği terbi-
             ye, ahlak ve eğitim aracı olarak da görmüştür.
                Roma müziği,  Yunan kültüründen ve sanatların-
             dan büyük ölçüde etkilenmiştir. Roma uygarlığının
             düşünce ve sanat yaşamı,  Yunan uygarlığının biraz   Görsel 3: Sümer taşı
             değişikliğe uğramış hâlidir. Bu sebepledir ki Romalılarda müzik önemli bir yere sahip olmasına rağmen teknik
             anlamda Yunan müziğinin ötesine geçememiştir.
                  Çin kültüründe müzik, kalbin sesi ve evrenin imgesi olarak görülmüştür. Çin tapınaklarında ve saraylarında, büyük
             bir koro ile çalgı sayısı üç yüze kadar ulaşan orkestraların varlığından söz edilmektedir. Ayrıca Çin tiyatrosunda müzik,
             olayları ve perdeleri birleştirici bir öge olarak kullanılmıştır (İlyasoğlu,1994, s. 4,5).





                                                                                   BATI MÜZİĞİ TARİHİNE GİRİŞ  15
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21