Page 29 - TÜRK MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 29
1. ÜNİTE
B) Çağdaş Dinî Türk Müziği
Çok sesli müziğe ait orkestralama (çalgılama), armoni, kontrpuan gibi belirgin kuralların uygulandığı, üretiliş
amacı olarak dinî konuları işleyen müzik türüdür. Bir türü vardır:
Çok Sesli Tasavvuf Müziği: Çağdaş Türk müziği türünün ortaya çıkmasıyla tasavvuf müziği de bu değişim-
den etkilenmiş ve çok sesli örnekleri yapılmıştır. Ney, tambur, ut, kanun, kemençe, kudüm, daire vb. çalgılara Batı
müziği çalgıları da eklenerek zengin bir enstrüman çeşitliliği sağlanmıştır (Görsel 1.60).
Görsel 1.60: Yunus Emre Oratoryosu
OKUMA PARÇASI
YUNUS EMRE ORATORYOSU
“Bir ömür boyu Yunus’u düşündüm.” diyen Ahmet Adnan Saygun, dört
buçuk ayda bestelediği Yunus Emre Oratoryosu’nu en büyük sanat tecrübe-
si olarak nitelendirmiştir.
Saygun, Yunus Emre’yle ilgili düşüncelerini “Sevgi, belki bir ütopya ama
huzuru ancak sevgi verir (Görsel 1.61). Ben de kendimi gerçek sevgiye ada-
dım. Yunus Emre de bunu savunan ve söyleyen bir insan olduğu için ona
kendimi yakın hissettim ve ona bağlandım.” şeklinde ifade etmiştir.
Ahmet Adnan Saygun’un bestelediği, ünlü Türk ozanı ve düşünürü Yu-
nus Emre’nin yazmış olduğu şiirlerin yer aldığı oratoryonun ilk seslendirilişi
Mayıs 1946’da Ankara’da yapılmıştır. Oratoryonun Saygun yönetimindeki
yurt dışındaki ilk seslendirilişi ise 01 Nisan 1947’de Paris’in Pleyel (Piliyel) Görsel 1.61: “Yunus Emre”,
Salonu’nda, Lomoreux (Lomoryu) Orkestrası ve st. Eustache (Ustaşi) korosu Balmumu Heykeller Müzesi,
eşliğinde yapılmıştır. Eskişehir
Yunus Emre Oratoryosu’nun İngilizce ilk icrası, zamanın ünlü orkestra şeflerinden Leopold Stokowsky
(Leopol Sitakovski) yönetiminde üniversite korosu ve senfoni orkestrasıyla New York’taki Birleşmiş
Milletler salonunda 14 Kasım1958’de yapılmıştır. Bir ay sonra Ahmet Adnan Saygun yönetiminde 14
Aralık 1958’de Potsdam’da tekrar seslendirilmiştir. Daha sonraları yurt içinde ve yurt dışında Bremen,
Viyana, Berlin ve son olarak da Macaristan’da seslendirilmiştir.
Ahmet Adnan Saygun, Yunus Emre Oratoryosu’yla ilgili bir anısını şöyle dile getirmiştir: “Konserlerden
beş, on gün sonra evimin kapısı çaldı. Baktım, bir kaç köylü gelmiş. İçeri aldım. Büyük bir saygıyla bana
bakıyorlardı. Hoş geldiniz dedim. İçlerinden yaşlıca olanı söze başladı: ‘Yunus Emre’yi siz radyoya iki defa
verdiniz. Köyde, halk odasında bizim bir radyomuz var. Orada köy halkı, kadın erkek hepimiz dinledik.
Ciğerimize işledi. Allah senden razı olsun deyip elini öpmek için buraya geldik.’ diyerek elinde gazete
kâğıdına sarılı paketi bana uzattı. ‘Bunu da bacın sana armağan gönderdi. ‘dedi. Paketten bacımın benim
için ördüğü bir çift yün çorap çıktı. Bugüne kadar aldığım hediyelerin en değerlisidir.”
Yrd. Doç. Dr. Ali Cemalcılar
Kurgu Dergisi, sayı: 11, sayfa: 179-189, 1992
(Düzenlenmiştir.)
28 TÜRK MÜZİK TARİHİNE GİRİŞ