Page 155 - TİYATRO TARİHİ 9
P. 155
Karşıtların Uyumunun Sağlanması: Güzellik hissi uyumdan doğan bir algıdır. Sanatta karşıtların birliği ve
uyumu gösterilmelidir. Bu kural, tiyatro oyunları için de geçerlidir. Karşıtların birliğinin uyum içinde en belirgin
gösterildiği sanat, dram sanatıdır. Hegel bu düşünceye örnek verir. Aiskhylos ve Sophokles, tragedyaların karşıt
kutuptaki kahramanlar arasında kurulan ve kolayca bozulmaya müsait birer denge içinde kurgulandığını söyler.
Tragedya formu, karşıtların dengesini taşıması sebebiyle diyalektik niteliklidir. Oyunlarda dengeli karşıtlık
yaratan konular seçilmelidir. Bu karşıtlığı gösterecek kahramanların seçimi de dengeye oturtulmalıdır. Örneğin
ahlaki bakımdan üstün olan birinin karşısına düzenbaz biri koyulmamalıdır. Kahramanlar iki pozitif değer ara-
sında bir tercih yapmalıdır.
Organik Bütünlüğün Groteskle Yansıtılması: Yaşamın gerçekliği sanat eserlerinde bütün olarak
kavranmalıdır. Örneğin güzel görünüşlü bir oyun kahramanı, söz ve davranışları ile çirkinleşebilir. Tersine çirkin
görünüşlü bir oyun kahramanı da yine söz ve davranışları ile erdemli olabilir. Diğer bir deyişle her güzelin
içinde bir çirkin her çirkinin içinde bir güzel ışıyabilir. Romantik oyunlar, bu tür karşıtlıkları organik bütünlük
yansıtacak şekilde ve dengeli bir uyum içerisinde sunmalıdır. Bunun için grotesk kavramı gereklidir. Doğadaki
güzel ile çirkin gibi uyumsuz görünen ancak birlikte bütün oluşturan karşıtlıklar, oyunlarda grotesk unsurların
bir araya getirilmesi ile sağlanabilir.
Romantik dram, yüce ile groteskin bir bileşimidir. Tıpkı yaşamdaki gibi oyunlarda da kötülük ile saçmalık,
kahramanlık ve erdemle birbirine bağlanmalıdır. Grotesk güzel ile çirkini, acıklı olan ile gülünç olanı bir araya
getirir. Grotesk karşıtlıkları içerdiği için oyunlara canlılık ve dinamizm getirir.
Yaratıcı Düş Gücünün Yanılsamayla Sağlanması: Tiyatro sanatının doğasında yanılsama vardır.
Yanılsama; seyircinin sahnede olup bitenin gerçek olduğunu sanması, seyircinin kendisini kahramanın
yerine koyarak onun duygu ve düşünceleri ile özdeşlik kurmasıdır. Seyirci, oyun olduğunu bile bile oyunda
geçen olayların gerçek olduğunu kabul eder. Olayların kendi başına geldiğini varsayarak kahramanla arasında
bir köprü kurar. Yanılsama yaratan oyunlar seyircinin de düş gücünü harekete geçirip yaratıcılığını artırır. Bu
bakımdan romantik dramlar üretilirken yanılsamadan yararlanılarak yaratıcı düş gücü kışkırtılmalıdır.
Romantik İroninin (Tersinleme) Yakalanması: Tiyatroda ironi, bir şeyi söylüyormuş gibi görünüp
başka bir şey söylemek anlamına gelir. Bir başka deyişle bir konu hakkında etkiyi arttırmak için bir şeyin tersini
söyleyerek alay etmek demektir. Bilme yöntemi sadece beş duyuyla mümkündür. Her bireysel bakış, nihayetinde
kısmi bir bakış olacaktır ancak tiyatroda ironi kullanımı sayesinde sahneden seyirciye bilgi aktarılmış olur. Bir
oyundaki başkarakter, oyunun kurgusu gereği kendisinin bulunmadığı sahnelerde konuşulanları duyamaz.
Dolayısıyla bilgisi kısıtlı kalır ancak seyirci, oyunun bütün sahnelerini sırasıyla izlediği için oyundaki karaktere
göre olaylar hakkında daha çok bilgi sahibi olur. İroni sayesinde seyirci oyunu duyguyla değil akıl ile izler.
Yüce (Süblim) Hissinin Yakalanması: İnsan, kendisini doğa ile uyumsuz hissettiği anda yüce duygusunu
yaşar. Örneğin bir kişinin sıradan bir gün geçirirken birden hava şartlarının değiştiği ve devasa bir doğa olayı ile
karşı karşıya kaldığı anda duyduğu his hem korku hem de hayranlıktır. Doğa olayını kendisine zarar vermeyecek
bir açıdan izlerken korkuyla karışık bir hayranlık duyar. Açığa çıkan bu karmaşık duygular, insanda yüce hissini
duyumsatır. Yüce hissi, günlük yaşamda insanın doğa ile kendisini uyumsuzluk içinde bulduğu ve kendini
doğa karşısında aciz ve çaresiz hissettiği anlarda açığa çıkar. Bu yücelik hissi, romantik dram olma gayesindeki
oyunlarda da açığa çıkarılmalıdır.
Koro: Sanatın hedefi, insanı uyandıracak ve sınayarak duyuların dünyasına nesnel bakabilecek özgürlüğü
sağlamak olmalıdır. Bu nedenle romantik oyunlarda koro kullanımına yer verilmelidir. Çünkü koro, tiyatro
oyununda aşırı gerçeklik hissini kıran bir araçtır.
Deha: Deha sanatçı, kuralların gerekliliğini herkesten iyi kavrayan kişidir. İnsanın koyduğu kurallar, dâhi bir
yazarı baskılayamaz. Neoklasik kurallar doğanın değil insanın koyduğu kurallar nedeniyle yapaydır. Dâhi
bir yazar olan Shakespeare bu yapay kurallara uymadığı ve bildiğini okuduğu için örnek alınmalıdır. Çünkü
o, yaratıcı zekânın bir göstergesidir. O kendi ülkesinin ulusal tarihiyle mitolojik bilgileri, düş gücü ile somut
gerçekliği başarılı biçimde yan yana getirerek sentezlemiştir. Birbiriyle karşıtlık oluşturan olguları birlik ve
uyum içinde oyunlarında ele almıştır. Romantik tiyatro yazarı da bunları yapabildiği ölçüde deha statüsünde
anılacaktır. Yazarlık dehası olan Shakspeare, insanların değil doğanın koyduğu kuralları uygulamalıdır.
153
TİYATRODA ROMANTİZM