Page 113 - Konu Özetleri AYT Türk Dili ve Edebiyatı
P. 113

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK HİKÂYESİ 1


        Nahit Sırrı Örik (1895-1960)
        Hikâye: Kırmızı ve Siyah, Sanatkârlar, Eski Resimler, Colére de Sultan, Eve Düşen Yıldırım
        Roman: Kıskanmak, Sultan Hamid Düşerken, Yıldız Olmak Kolay mı?
        Oyun: Sönmeyen Ateş, Muharrir


                                1940-1960 CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK HİKÂYESİ
        1940-1960 döneminde hikâye türünde farklı eğilimler görülmeye başlanmıştır. Bu eğilimler şunlardır:
          •  Bireyin iç dünyasını esas alan hikâye
          •  Toplumcu gerçekçi hikâye
          •  Millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâye
          •  Modernist hikâye



        BİREYİN İÇ DÜNYASINI ESAS ALAN HİKÂYE
        Peyami Safa, Samet Ağaoğlu, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra gibi bazı sanatçılar bireyin iç dünyasını anlatmayı
        amaçlamıştır. Bu sanatçıların hikâyelerinin genel özellikleri şunlardır:
          •  İnsanı sosyoekonomik yönüyle değil psikolojik yönüyle anlatmayı amaç edinmişlerdir.
          •  Psikoloji ve psikiyatri bilimlerinden ve psikanaliz yönteminden yararlanılmıştır.
          •  Eserlerde psikolojik çözümlemeler önemli bir yer tutmuştur.

          •  Özellikle iç konuşma, bilinç akışı gibi teknikler kullanılmıştır.
          •  Sanatsal bir dil kullanılmış, estetiğe önem verilmiştir.
          •  İnsanın iç dünyası, yalnızlık duygusu, bireyin kimlik sorunu, kişi toplum çatışması, yabancılaşma gibi sorunlar ele
                                             alınmıştır.

          •  Daha çok romanları ile tanınan Peyami Safa, Alemdâr gazetesinin açtığı hikâye yarışmasında kazandığı birincilik-
            le edebiyat dünyasına adım atmıştır. Gençliğimiz, Siyah Beyaz Hikâyeler, İstanbul Hikâyeleri, Ateş Böcekleri,
            Süngülerin Gölgesinde hikâye kitaplarından bazılarıdır. Sanatçı, insan psikolojisini anlatmada kullandığı tahlil, iç
            konuşma ve bilinç akışı tekniklerinde son derece başarılıdır.

          •  Türk edebiyatında insan psikolojisi üzerinde en fazla duran hikâyeci Samet Ağaoğlu’dur. Onun hikâye kahramanları
            sürekli bir şeyler soran, bir şeyler arayan, sonra da kadere ve hayatın akışına kendilerini bırakan buhranlı insanlardır.
            Strazburg Hatıraları, Zürriyet, Öğretmen Gafur, Büyük Aile, Hücredeki Adam, Katırın Ölümü yazarın hikâye
            kitaplarıdır.


        TOPLUMCU GERÇEKÇİ HİKÂYE
        1930’lu yıllarda Sadri Ertem ve Sabahattin Ali’nin ilk örneklerini verdiği toplumcu gerçekçi hikâye eğilimi, 1940’tan sonra
        Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar, Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Talip Apaydın, Necati Cumalı, Fakir Baykurt gibi sa-
        natçılarla devam eder. Bu sanatçıların hikâyelerinin genel özellikleri şunlardır:
          •  Marksist ideoloji etrafında şekillenmiş; olaylar ve kişiler bir düşünceyi doğrulamak, haklı göstermek üzere düzenlen-
            miştir.

          •  Yazarlar görüşlerini toplumla paylaşabilmek, halkı aydınlatmak için edebiyatı araç olarak kullanmıştır.
          •  Anadolu coğrafyası, halkın sorunları, köy hayatı ve köylülerin sorunları, büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı prob-
            lemler ele alınmıştır.

          •  Öykü türündeki ilk denemelerini Köy Enstitüsü'nde öğrenci iken yazmaya başlayan Talip Apaydın, öykülerinde Anado-
            lu'nun köy ve kasaba hayatını, köylülerin yaşadığı çeşitli sıkıntıları sade ve akıcı bir dille işlemiştir. Ateş Düşünce, Öte
            Yakadaki Cennet, Koca Taş, Yolun Kıyısındaki Adam, Kökten Ankaralı, Hendek Başı, Hem Uzak Hem Yakın,
            Karabasan, Sıra Dışı Öyküler hikâye kitaplarıdır.




        TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI - AYT                                               MEBİ KONU ÖZETLERİ      113
   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118