Page 83 - Sosyal Bilimler Liseleri Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi Öğrenci Seçkisi
P. 83
MUTLULUĞUN DORUK NOKTASI: ÜRETMEK
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki ihtiyacımız olan her şey elimizin altında. Hiçbir şey için beynimizi
zorlamamıza gerek yok. Örneğin bin bir zorlukla taktığımız perdeler kornişten çıkmasın ve bize yeniden iş
çıkmasın diye küçük düğmeler var. Bu çağın adı ‘’Tüketim Çağı’’. Buna rağmen hâlâ küçük de olsa bir şeyler
üretebilmek için çabalıyoruz.
Yaşanan olumsuz gelişmeler bu üretme çabasını daha da arttırdı. Küçük hobi bahçelerinde başlayan
üretimi büyük seralara taşıyıp ticarette zirveye çıkanlar bile oldu. Bunun yanı sıra el işleri konusunda küçük
küçük başlayarak hem bir şeyler üretebilmenin sevincini yaşayıp hem de deyim yerindeyse ‘’el emeği göz
nuru’’ ürünler ortaya çıkaranlar gerçekten zamanı verimli kullananlar oldu.
Etrafıma bakınca bugün hâlâ bir şeyler üretebiliyorsam, hem çevremdekilere hem kendime yararım
dokunuyorsa kendimi mutlu hissediyorum. İçimde bir yerlerde serotonin hormonunu hissedebiliyorum.
Üretmek deyince ille de topraktan olacak veya bizim elimizden çıkacak bir ürün akıllara gelmesin. Yazı yaz-
mak kanımca üretme eyleminin doruk noktası. Yüreğimizden, zihnimizden, gözlemlerimizden kâğıda akı-
veren sözcükler toparlanınca öyle güzel bir hâl alıyor ki. Okuyan kişiye doyum hissi veriyor. Tıpkı bir kitabı
bitirip kapağını kapadığımızda ‘’Ne çok şey öğrendim ya!’’ dememiz gibi.
Her şeyin kendisine ait bir üretkenliği var. Bir tohumdan kendi sebzemizi, meyvemizi yetiştirmek,
ufak dokunuşlarla farklılık katmak istediğimiz eşyaları yenilemek, modası geçti dediğimiz bir kıyafeti birkaç
işleme, boncuk, kupür gibi malzemelerle yeni bir form kazandırmak da üretkenliğin ayrı bir boyutu. Netice-
de farklı bir ürün ortaya çıkarıyoruz.
Hediyelerimiz için de üretkenliğimizi kullanabiliriz. Boş bir parfüm şişesini süslemek, sapı kırılan bir
fincanı boyayıp saksıya çevirmek, doğanın bir diğer güzelliği kuru otlardan bir buket yapmak buna örnek.
Böylelikle üretkenliğimizin yanı sıra hem sevdiklerimizi değerli hissettirmiş hem de elimizdeki materyalleri
geri dönüşüme kazandırmış oluyoruz.
Günümüz toplumuna bakınca hayatımızı kolaylaştırmak adına üretilen birçok alet edevatın
evlerimizi doldurmaktan başka bir işe yaramadığı kanısındayım. Çünkü insan yüzyıllardır bir aracı başka
bir araç yerine kullanabilmeyi başarmış hatta bunu yaparken çoğu zaman yeni bir araç üretme fikrini
edinmiştir. Örneğin saksı altlığı bulamayan çiçekseverler bunu hiç dert etmemiş, yemek tabağını kullan-
mış buna benzer ana sınıfı çocukları çorapları giymek yerine kukla yapıp eğlenmiş veya çöp poşetlerini de
uçurtma yaparak yine bir eğlence aracı üretmişlerdir.
Yaşadığımız bu tüketim dünyasında plastikten yapılma hayvan çiftliği ve buna benzer gerçeğini
aratmayan birçok oyuncağın yerini geçmiş zamanda çocukların bir kozalak, bir taş, bir dal parçasıyla
doldurup üreticiliklerini geliştirdiklerini unutmamalıyız. Ninelerimiz israf etmemek adına küçük kumaş
parçalarını birleştirerek bir örtü dikmiş yeni adıyla kırkyama sanatını geçmişten geleceğe kazandırmışlardır.
Teknolojinin olmadığı dönemlerde duygularını anlatamayanların bu duyguları işledikleri halılarla
çeşitli motif ve modeller üretilmiştir. Aslında üretmek bir anlamda sevginin, umudun, üzüntü, öfke ya da
mutsuzluğun maneviyattan maddiyata bürünmüş hâlidir.
81