Page 88 - Sosyal Bilimler Liseleri Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi Öğrenci Seçkisi
P. 88

SEVGİNİN PULLARI


               O güne kadar başka oyuncaklarım olmuştu hatta o günden sonra da. Ancak onun yeri farklıydı
        bende. Bir şişeydi, oyuncak dediğim. İçinde sim ve su dolu bir şişe. Üstünde kendisi siyah ama etrafında tu-
        runcu fiyonk dolanmış bir cadı şapkası vardı. Sallamayı çok severdim. Simlerin aşağı yukarı gidişini izlemek
        nedensizce keyif veriyordu bana. Dedem vermişti bana bunu. Aslında ben istemiştim fakat onun verdiğini
        düşünmek daha bir mutlu ediyordu beni. İlk günlerde çok uğraşmamıştım oyuncakla, camdandı ne de
        olsa. Onu kitaplığımda bir yere koyduğumu hatırlıyorum. Güvende hissedene kadar bir yerde tuttum. Bir
        gün ansızın bir haber ile dedemin vefat ettiğini öğrendim. Kalp krizi geçirmişti akşam saatlerinde. Çok sevi-
        yordum dedemi. Yani bu beni üzdü fakat sadece beni değil daha bir sürü kişiyi üzdüğü için bu olay bir şey
        demek istemedim, elimden gelmedi. Dışarıya vurmasam bile yalnız kaldığımda çok ağladım. O oyuncak
        kalmıştı ondan geriye sadece. Onu her yere taşıdım kendimle birlikte. Okula bile götürdüm onu. Maalesef
        bir gün okuldayken kalem kutumdan düştü. Kırılma sesini duyduğum an kalbim parçalanır gibi oldu. Yere
        eğildim ve aldım onu. Cam parçaları vardı, yerde pullar ve su vardı. Bir de şişenin içinde küçük boncuk gibi
        olan pembe emzik. Üzgünce topladım cam parçalarını ve çöpe attım. Kimseye bir şey demedim o gün,
        emziği de, oyuncağını da elimden bırakamadım. Avucumun içinde sıkı sıkı tutuyordum onu. Sanki onu da
        dedemi benden aldıkları gibi alacaklarmış gibi geldi.

               O güne kadar başka oyuncaklarım olmuştu hatta o günden sonra da. Ancak onun yeri farklıydı ben-
        de. Bir şişeydi, oyuncak dediğim. İçinde sim ve su dolu bir şişe. Kırılmıştı. O gün çok korkarak eve döndüm
        ve o emziği kendime daha yakın tutabilmek için bir karar aldım. Onu kolye yapacaktım. Kullanmadığım
        herhangi bir kolyenin ucunu çıkardım ve emziği kolyeye taktım. Yaptım, olmuştu. Boynuma takardım onu
        normalde hep. Fakat emziği ucu o kadar büyüktü ki bazen yanlışlıkla kolye çıktığında yere düşerdi. O yüz-
        den çok takamazdım onu, onun yerine çekmecemde tutardım. Taktığım sıralarda neden bu değişik kolyeyi
        taktığımı sorarlardı. Seviyorum, hoşuma gidiyor pembe şeyler derdim onlara. Her kolyeyi avucumun içine
        aldığımda sanki onu değil dedemin elini tutuyormuşum gibi hissederdim. Bazen odaya geçer, kendi ken-
        dime konuşurdum -aslında kolye ile konuşuyordum-. Hatta sınavlara çalıştığım zamanlarda bile yanımda
        tutuyordum. Yanımda olduğunu hayal ediyordum dedemin. Hoşuma gidiyordu, eksikliğini kapatmaya çalı-
        şıyordum bir nevi. Çok fazla takamıyorum onu şu zamanlar. Fakat bu yaşımda bile hatırlıyorum onu nereye
        kaldırdığımı. Sanki dedemi kaybedeli bir gün olmuş gibi geliyor bana. Fakat yıllar hızlı gelip geçiyor o beş
        yılın geçtiği gibi. En son dün elime aldım onu. Dokunduğumda dedem her zaman başımın ucundaymış
        gibi hissediyorum böylece. Biliyorum o her zaman burada, onu her hatırladığımda benimle birlikte, tıpkı
        bunu yazarken olduğu gibi...

               O güne kadar başka oyuncaklarım olmuştu hatta o günden sonra da. Ancak onun yeri farklıydı
        bende. Bir şişeydi, oyuncak dediğim. İçinde sim ve su dolu bir şişe. Sizin de olmuştur muhakkak unuta-
        madığınız bir oyuncağınız. Ne güzel. İnsanı alıp geçmişe götürüyor insana ait her bir şey. Ben çok sevdim
        oyuncağımı, çok.


                                                  Ayşe Sena ÖZTÜRK
                                      Bursa BTSO Ali Osman Sönmez Sosyal Bilimler Lisesi











           86
   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93