Page 85 - Sosyal Bilimler Liseleri Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi Öğrenci Seçkisi
P. 85
MUTLULUK ÜZERİNE
Bazı kelimelerin insan zihninde net bir karşılığı bulunamazdı. “Mutluluk neydi?” diye sorulduğunda
bir türlü adını koyamaz, tanımlayamazdık kendi içimizde. Mutluluğun peşinden koşarken hayal dünyamız-
da uyanırdık birden. Eskiden mutluluk ne kadar da kolaydı; bir umut, bir hayal, bir çikolata yeterdi mutlu
olmaya. Zaman geçtikçe bu sihirli duygudan daha da uzaklaştık. Uzaklaştıkça bu duygu karanlıklar içinde
bir yıldız gibi parlamaya başladı ve ulaşılmaz bir hâl aldı. Hâlbuki gerçekler çok farklı bir boyuttaydı, tek
yapmamız gereken; gözümüzü alan ışığa doğru birkaç adım atıp, bu ışığın ilerledikçe büyüdüğünü ve tüm
parıltılarıyla etrafımızı sardığını görmekti.
Hayat kimseyi sürekli iyi şeylerle karşılamıyordu. Yaşamaya devam ettiğimiz süre boyunca mutlak
iyiye ulaşamamıştık. Bütün bunlar hiçbir zaman gerçekten mutlu hissedemeyeceğimiz anlamına mı geli-
yordu? Dünyanın bir yerlerinde insanlar her zaman iyi hissetmeyi başarabilmişler miydi? Bu soruları yıldız-
lara sorsaydık belki gökyüzünün umutlu ışıltıları bir çıkış yolu sunardı bize. Her zaman mutlu hissetmek
mümkün olmasa bile yaşadığımız dönemde mutlu olmak sanıldığı kadar zor değildi aslında. Bizler yaşa-
dıkça mutlu olmak için nedenler aramayı bıraktık, tek odağımız kapkara bulutlar oldu. Güneş ışığının ve
renklerin bize ulaşamadığı, karanlık duvarlarla örülü dünyamızda sıkışıp kaldık. Hayatın kötülüklerine alış-
tık, nasıl mutlu olacağımızı hiç düşünmeden “Neden mutsuzum?”a odaklandık. Odaklandıkça da üzüldük.
Oysaki mutlu olmak, mutsuz olmaktan her zaman daha kolaydı.
Hayat boyu mutluluğa giden binlerce yolu es geçtik. Düşünceler içinde boğuldukça kelebeklerin
kanat seslerini duyamaz olduk. Tam şu an biri “Mutluluk nedir?” diye sorsa aklımıza gelen her cevap doğru
olacak iken en ufak olumsuzlukta yüzünü asan insanoğlu, erişilmez sandığı mutluluğa kör, sağır, dilsiz…
İyinin ne olduğunu bilmek için kötüyü tatmış olmamız gerekirdi. Yaşadığımız hiçbir olay, karşılaştı-
ğımız hiçbir insan boşuna değildi. Her şerde bir hayır aramak gerekirdi bana göre; en güzel şeyler en kötü
hissettiğimiz zamanlarda gelirdi başımıza. Bir kere bile boşuna ağlamamıştık. Çünkü ne kadar dipte isek o
kadar değerliydi mutluluk. Nedensizce de mutlu olmayı öğrenip aldığımız her nefesin kıymetini bilmeliy-
dik.
Dokunduğu her yerde çiçekler açtıran bu büyülü duygunun bir sırrı ya da belirli bir zamanı yoktu.
Kimine göre mutluluk; yürürken ona eşlik eden bir sokak köpeğinde, kimine göre yemyeşil bir tepede sa-
lınan gelincikte, kimine göre masmavi bir gökyüzünde, kimine göre olmazsa olmaz dediği sağlığında…
Hatta kimine göre tanımadığı birinden gelen sade bir tebessümde saklıydı. Nerede olursa olsun herkes
mutlaka bir yerlerde rastlamıştı mutluluğa. Başka hayatlarda aradığımız bu duygu, bir gölge misali peşi-
mizdeydi. Her an yok olmasından korkarken bizi sürekli bir adım arkamızdan takip ettiğini unutmuştuk.
Bazen hiç beklemediğimiz anda çalmıştı kapımızı. Biz de “Hoş geldin!” diyerek kadim bir dostu karşılar gibi
hürmetle karşılamıştık onu.
Kayra KESKİN
Balıkesir İstanbulluoğlu Sosyal Bilimler Lisesi
83