Page 74 - Türkçeyi Etkili Kullananlar
P. 74
C emil Meriç
CEMİL MERİÇ
(1916-1987)
Hayatı ve Eserleri
Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak Hatay’ın Reyhaniye (Reyhanlı) kasabasında doğmuştur.
Hatay’ın Fransız mandası olduğu yıllarda Antakya Sultanisinde eğitim almış, Fransız edebiyatını
yakından tanımıştır. 1940 yılında İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okuluna girmiş,
Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olmuştur. Elâzığ ve İstanbul’da öğretmenlik, İstanbul
Üniversitesinde Fransızca okutmanlığı yapmıştır. 1955 yılında gözlerini tamamen kaybetmesine
rağmen sevenlerinin desteğiyle çalışmalarına devam etmiştir. Sanatçı; çeviri, deneme ve inceleme
türündeki eserleriyle Türk nesrinde önemli bir yer edinmiştir.
Bu Ülke, Umrandan Uygarlığa, Mağaradakiler, Kırk Ambar, Işık Doğudan Gelir, Kültürden İrfana deneme;
Jurnal I-II günlük; Bir Dünyanın Eşiğinde inceleme türünde yazdığı bazı eserleridir.
Türkçeye Katkıları
Cemil Meriç'ten Özdeyişler
• Cemil Meriç, sadece yaptığı çeviriler, yazdığı
eserlerle değil üslubu, dil konusundaki hassasiyeti • Dilini kaybeden millet yaşamak
ve fikirleriyle de Türkçeye hizmet eden yazarların hakkını çoktan kaybetmiştir.
başında gelmiştir.
• Yabani bağırır, medenî insan
• Meriç’e göre dil, düşüncenin ve medeniyetin konuşur.
aynasıdır.
• Gül peşinde koşanların dikenle
• “Kırk derecelik ateşte yatsam bile cümle hatası karşılaşması kaderin hoşlandığı
yapmam.” diyecek kadar dil konusunda duyarlı ve oyunlardan biri.
kendine güvenen biridir.
• Günler uzayıp giden kayalar.
• Türkçeyi müdafaa etmeyi hayatının biricik şerefi,
zevki ve manası kabul etmiştir. Kıracaksın onları, yontacaksın,
heykelleştireceksin.
• Nasıl bir dil amaçladığını şöyle açıklamıştır: “Yazarı
okuyucudan ayıran bütün engelleri yıkmak, sesimi • Sen istiyorsun ki, kucağında,
bütün hiziplere duyurmak. Şuurun, tarihin, ilmin yaşadığın dünya hep aynı kalsın,
sesini. Öyle bir ifade yaratmak istiyorum ki, Türk havan aynı, suyun aynı, dekorun
insanının uyuşan şuuruna bir alev mızrak gibi aynı... Bu mümkün mü? Mümkün
saplansın. Sanatla düşünceyi kaynaştıran İsrafil’in değil, çünkü hayatın kanunu
suru kadar heybetli bir dil.” değişmek.
• “Toplum geliştikçe dil de gelişir. Osmanlıca diye
bir dil yoktur. Osmanlıca, Anadolu’ya yerleşen
ve İslâmiyet’i benimseyen Türklerin dilidir. Yani, halis Türkçe’dir, Batı Türkçesi.” sözüyle
Osmanlıcaya bakış açısını ortaya koymuştur.
• Yabancı dillerden kelime almanın, bu dillere kelime vermenin bütün büyük dillerin ortak
özelliği olduğunu belirtmiştir.
• Dile yerleşmiş kelimelerin yabancı kökenli diye atılmasına karşı çıkmış, dilin tabii seyri içinde
bu tasfiyeyi kendisinin yapacağını ifade etmiştir.
72 Türkçeyi Etkili Kullananlar