Page 141 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 141

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10             65

             2. ÜNİTE > Hikâye  Kazanım A.2.9: Metindeki anlatım biçimleri ve tekniklerinin işlevlerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi

             Etkinlik İsmi                 Öyküleme Üstadı Ömer Seyfettin                            25 dk.
             Amacı      Metinde kullanılan anlatım biçimlerinin ve tekniklerinin metnin anlatımına katkısını tespit edebilmek.            Bireysel
              Yönerge Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                                  Mermer Tezgâh
              (…)
              Biraz karanlıkça, temiz, geniş bir marangoz dükkânı… İçinde ferah ferah kırklık, pos kara bıyıklı, şiş-
              manca bir adam… Elinde keser, çalışıyordu: fakat beyaz mermerden, büyük, narin bir tezgâhın önünde!
              Cabi Efendi: “Aldanmayayım” diye gözlerini oğuşturdu. Dikkatle baktı. Hayır, tezgâh mermerdendi…
              “Acaba beyaza boyanmış kalastan mı?” şüphesi tekrar zihnini bulandırdı. Baktı. Baktı. Hiç mermer-
              den doğramacı, marangoz tezgâhı olur muydu? Olursa… Mutlaka bunun hususî bir sebebi vardı. Cabi
              Efendi, mermerin kalastan çok pahalı olduğunu düşündü. Başını, sakalını kaşıdı. Hiç şüphesi yok
              burası eskiden ya bozacı, ya muhallebici dükkânıydı. Sonradan gelen bu marangoz, mermer tezgâhı
              hazır bulmuş olacaktı. Güldü. “Tembel herif!” dedi, “kimbilir ne kadar keser bozdu. Hiç mermer üze-
              rinde çalışılır mı?” Birden nasihat damarlarının kabardığını duydu. Her şeyin bir usulü, bir kaidesi
              vardı. Usulleri, kaideleri bozanların zarar görecekleri muhakkaktı. Duramadı. Gayr-i ihtiyarî dükkânın
              açık kapısından girdi. “Ne var?” gibi kendine bakan marangoza sordu:
              – Sen bu dükkânı yeni tuttun, değil mi?
              “Hayır” cevabını alınca tekrar sordu:
              – İstersen eskiden tut. Fakat senden evvel burada bir muhallebici otururdu, değil mi?
              – Hayır.
              – Öyleyse bir bozacı?
              – Hayır.
              – Ya kim otururdu?
              – Hiç kimse… Bu dükkânı ben kendim yaptırdım.
              – Ey, bu mermer tezgâh burada ne arıyor?
              – Ben koydurdum.
              Cabi Efendi gözlerini açtı. Marangoza daha keskin bir dikkatle baktı:
              – Sen deli misin, oğlum? dedi.
              – Hayır.
              – Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı?
              (…)
              Cevap beklemedi. Hemen yürüdü. Karşıki sokağa saptı. Birer birer civardaki dükkânlara girdi. Mermer
              tezgâhlı marangoza dair birçok malûmat topladı. İsminin meşhur Ali Usta olduğunu öğrendi. Validei-
              atîk bostanına bitişik, kırmızı aşı boyalı, tek katlı, yedi numaralı evde otururmuş. Yeni evlenmiş. Genç
              bir karısı varmış… Bütün komşuları, onun elindeki mahareti methetmekte müttefiktiler.

              “Daha ömründe yanlış bir çivi vurmamıştır. Keserine güvenir. İstanbul’da eşi bulunmaz. Frengistan’da
              bile onun gibi mermer tezgâhta işliyen bir marangoz yokmuş…” diyorlardı.
              Cabi Efendi hepsine, içinden, “Yarın siz onun mermer tezgâhını görürsünüz” derken, dışından:
              – Doğru, doğru… diye başını salladı.
              Daha öğleye epey zaman vardı. Ali Usta’ya, mermer tezgâhını kırdırmak için tasarladığı planı düşüne
              düşüne Yenicami’in avlusuna girdi. Bu düşüncesiz herifi bir dakikacık düşündürmek kâfiydi! Cabi
              Efendi’nin birçok tecrübesi vardı. Ufacık bir düşüncenin en büyük bir dikkati iflâs ettirdiğini dini gibi
              bilirdi.
              Bu tecrübelerden bir tanesini bu düşüncesiz herifte tekrarlayarak, ona da bu hakikati zorla kabul etti-
              recekti. Planını zihninde tamamlayınca cami avlusunun karşısındaki kasaba girdi. Kesilmiş, yüzülmüş
              kuzulardan bir tanesini satın aldı.
              (…)
                                                                                         Ömer Seyfettin


                                                                                                   139
   136   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146