Page 367 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 367
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10 178
5.ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.3: Metnin tema ve konusunu belirler.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi Hayaller ve Hakikatler 25 dk.
Amacı Metinde anlatılanlardan hareketle tema ve konuyu belirleyebilmek. Bireysel
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz. Soruları metinden hareketle cevaplayınız.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Mai ve Siyah
(…)
Şimdi ağlıyordu. Sessiz ve yavaş yavaş yaşlarla, güçsüzlüğün ve umutsuzluğun bezginliği ve yılgınlı-
ğıyla akan sıcak ve iri damlalarla ağlıyordu. Niçin bu kadar hayallerinin esiri olmuştu?
Hayatın biraz da gerçekçi yönlerini düşünmüş, bu toprak parçasının üstünde bir şiir bulutuna sarına-
rak uçmak için çalışmamış olsaydı, bugün bu kadar yenik düşmüş olmayacaktı.
En küçük sebepleri en büyük düşlemelere yeterli saymış, kendisine asılsız temeller üzerine kurulmuş
bir hayat meydana getirmişti. İşte şimdi gerçeğin acımasız rüzgârları üzerinden geçtikçe, o düşleme-
leri hep birer birer düşürmüş, onu şuracıkta en küçük bir yaşamak isteğinden (bile) tam bir yoksun-
luk içinde bırakmıştı.
O zaman eserini düşündü. Ah, bu eseri! Ama şimdi ona ne gerek var?.. O artık ölmüş bir çocuğun boş
ve soğuk gömleğinden başka bir şey miydi?
Yazı masasına gitti; o defteri -bir zamanlar eline aldıkça göğsünü özbenlik övüncü ile şişiren o defteri-
bugün bir ölü anıarmağanı gibi soğuk bir duyguyla aldı. Aramaksızın hemen (rastgele) bir yerinden
açarak baktı. Okumadı, okumak için bir istek duymadı. Şimdi ondan bir soğukluk, ter gibi dışarı sıza-
rak, kendi vücudunu üşütüyordu.
Ah, bu eser!.. Bir vakitler bunun için neler kurmuş, ondan neler beklemişti?
Şimdi o kadar “çocuk” olduğuna utanıyordu. Bu, kendisine ne kazandırabilirdi? Merak ederek bir göz
atacakların ilgisiz bir gülümsemesinden, kötü bulmaya hazırlanmış beş on arkadaşın ağzındaki yalan
kutlamalardan başka bu eserden ne umulabilirdi? O buna, hayatının en güzel parçasını feda etmiş,
gençliğinin en değerli sıcaklığını ve ruhunu bırakmıştı.
Bunun ahmakça bir düşlemenin yanıltıcı görüşüyle, hastalanmış gözlerine başka türlü görülen basın
yayın alanına attıktan sonra ne olacaktı? Bunun sevinci ve mutluluğu ne kadar sürecekti? Bir hafta,
belki on beş gün; daha sonra sonsuza değin sürecek bir unutuluş!.. Yalnız on beş günlük bir lezzetin
sarhoşluğu için ne aşağılamalara amaç yeri olacak, ne kıskançlıklarla karşılaşacaktı?
Gözlerinin içi, size söylediklerinin, övdüklerinin tam zıddı ile gülen bir bölük adamların (bu düşün-
düklerinin tam tersi olarak):
“– Bu ne yüce şiir!..” deyişlerinden nasıl üşüyecekti.
Halbuki, o zavallı hastalıklı beyin… Şimdi Raci’yi haklı buluyordu. Evet, o hastalıklı bir beyinden
başka bir şey değildi. Bu eserden neler beklemiş, onunla nasıl umutların gerçekleşmesinin sağlana-
cağını sanmıştı.
Ama şimdi değil mi ki Lamia elinden kaçıyor, değil mi ki onu kendisine bırakmıyorlar ve bütün bu
aşk düşlemesi bir yalandan başka bir şey değilmiş, o halde buna ne gerek var?
Bu eserden nefret ediyor, kırık hayatının öcünü ondan almak istiyordu. Defteri kapadı, bu küçük def-
teri avucunun içinde zararlı bir böcekmiş gibi sıkıyordu.
(…)
Halid Ziya Uşaklıgil, Mai ve Siyah
365