Page 56 - FELSEFE 11 BECERİ TEMELLİ ETKİNLİK KİTABI
P. 56

23       FELSEFE 11                                        Ortaöğretim Genel Müdürlüğü




             yönelik sanatlar olmadan bu dünyada,   tamamlanacaktır. Bu yüzden söz konusu özel sınıfın varlığı ve ha-
             kuramsal erdemler olmadan da hem   yatı için genel eğitim ve öğretim ya çocukluk ve ergenlik sırasında
             bu dünyada hem de ötekinde yaşa-  zorunludur. (…) Kendisine öğretilmiş olan şeri ilkelerden kuşku
             ması mümkün değildir; yine ahlaksal   duyduğunu açıkladığı ya da bunları peygamberlerin bildirdikle-
             erdemler  olmadan  bunlardan  hiçbiri   rine aykırı bir biçimde yorumladığı ve onların yolundan saptığı
             yetkin bir hâle gelmez ve kendilerine   takdirde kendisine kâfir denmeye en layık kişi olur. Bunu ve böyle
             ulaşılamaz; ahlaksal erdemlere ancak   bir durumun öğrenim gördüğü dinde küfür cezasıyla cezalandırı-
             yüce Allah’ı tanımak ve O'nu her din-  lacağını bilmesi, erdeminin bir gereğidir.
             de söz konusu din mensuplarına farz   Bununla birlikte o kimsenin kendince hepsi geçerli (hak) olsa da
             kılınmış/kurban, namaz, dua ve ben-  döneminin en üstün dinini seçmesi ve üstün olanın kendisinden
             zeri  türde  yüce  Allah’a,  meleklere  ve   daha üstün olanla geçersiz kılındığına inanması gerekir. İşte bun-
             peygamberlere övgü biçiminde söyle-  dan dolayıdır ki İskenderiye’de öğretim görevi yapan bilge kişiler,
             nen sözler gibi ibadetlerle yüceltmek   kendilerine İslam şeriatı ulaştığında Müslüman olmuşlardır. Yine
             suretiyle ulaşılabilir.          Rum ülkesinde (Roma İmparatorluğu) yaşayan bilge kişiler de
             Kısaca filozoflar, şeriatların, az çok   Hz. İsa’nın şeriatı kendilerine ulaştığında Hristiyan olmuşlardır.
             farklılık gösterseler de özellikle bütün   İşte bu nedenledir ki bütün söylenen sözler arasında en doğrusu,
             şeriatlarda ortak olan hususlarla ilgi-  her peygamber bilge olduğu hâlde her bilgenin peygamber olma-
             li olarak ilkeleri akıl ve nakilden elde   dığıdır; onlar, yalnız peygamberlerin vârisleri oldukları söylenen
             edilen zorunlu siyasal sanatlar oldu-  bilginlerdir.
             ğu görüsündedirler. Bununla birlikte   …
             filozoflar, sözgelişi, “Allah’a kulluk   Her şeriat vahye dayanır ve akıl da onunla iç içe bulunur. Yalnız-
             etmek zorunlu (vacip) mudur, değil   ca akla dayanan bir şeriat bulunabileceğini kabul eden kimsenin
             midir?” ve bunun da ötesinde “Acaba   zorunlu olarak böyle bir şeriatın hem akla hem de vahye dayanan
             Allah var mıdır, yok mudur?” gibi şe-  şeriattan daha eksik olduğunu kabul etmesi gerekir. Herkesin bir-
             riatın genel ilkelerinde olumlu ya da   leştiği görüşe göre insan davranışlarına ve karakterlerine ilişkin
             olumsuz bir görüş belirtilmesi gerek-  ilkelerin taklide dayalı olması gerekir. Takınılan davranış ve yapı-
             tiği görüsünü benimserler. Yine filo-  lan hareketin zorunlu olması, ahlaksal ve uygulamalı hareketler-
             zoflar, öteki dünya mutluluğu ve bu   den kaynaklanan erdemlerin varlığından başka bir yolla kanıtla-
             mutluluğun nasıl olacağı gibi şeriatın   namaz. Bu görüşten açıkça anlaşılmaktadır ki bütün bilge kişiler,
             öteki ilkeleri hakkında da aynı görüşü   şeriatlar konusunda bu görüşe başka bir deyişle her dinde uygula-
             ileri sürerler; çünkü şeriatların hepsi,   nan insan fiillerine yönelik ilkeler ve kuralların peygamberlerden
             nasıl olacağı konusunda farklılık gös-  ve yasa koyuculardan elde edildiği görüşüne sahiptirler. Onlara
             terseler de ölümden sonra başka bir   göre bu zorunlu ilkelerden övgüye değer olanları, halkı erdemli
             yaşamın  varlığı  üzerinde  birleşmiş-  fiillere en çok yönlendirenleridir. Bu nedenle bizim dinimizdeki
             lerdir; nitekim onlar, “ilke”nin özü ve   ibadetler gibi söz konusu ilkeleri iyice öğrenerek yetişmiş olanlar,
             fiilleri konusunda ileri sürdükleri hu-  başka ilkeleri öğrenerek yetişenlerden çok daha yetkin bir erdeme
             suslarda az çok ayrılsalar da Allah’ın   sahip olurlar çünkü ibadetlerin, yüce Allah’ın da işaret ettiği gibi
             varlığı, sıfatları ve fiilleri üzerinde   hayasızlıktan ve kötününkilerden insanları uzak tuttuğundan kuş-
             birleşmektedirler. Aynı şekilde bütün   ku yoktur. Yine hiç kuşkusuz bizim şeriatımızda bulunan ibadette
             şeriatlar, değerlendirme hususunda   bu (erdemli) fiil, öteki şeriatlarda yer alan ibadetlerdekinden daha
             ayrılsalar da öteki dünyada mutluluğa   yetkin olarak gerçekleşir.
             ulaştıracak olan fiiller konusunda bir-
             leşmişlerdir.                          İbn Rüşd, “Tutarsızlığın Tutarsızlığı” adlı eserinden alıntılanmıştır.
             Kısaca filozoflara göre şeriatlar, bütün
             insanlar için ortak bir tarzda bilgeliğe
             yöneldiklerinden zorunludur çünkü
             felsefe ancak bazı akıllı kişileri mut-
             luluğun bilgisine ulaştırmayı amaçlar.
             Böylece bu kişiler doğal olarak bilge-
             liği öğrenmeye yönelirler. Şeriatlar ise
             genel olarak halkı eğitmeyi amaçlar.
             Bununla birlikte halkın ortak ihtiyaç-
             larıyla ilgilenmesinin yanı sıra bilge
             kişilerin (filozoflar) özel ihtiyaçlarını
             da gözetmeyen hiçbir şeriat yoktur.
             Özel bir insan zümresinin varlığı ve
             mutluluğun gerçekleşmesi ancak halk
             zümresiyle iş birliği yapmak suretiyle




          54
                                                   Hazırlayan:  Sarper Serkan AVCI
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61