Page 93 - FELSEFE 11 BECERİ TEMELLİ ETKİNLİK KİTABI
P. 93
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü FELSEFE 11 42
4. ÜNİTE >18. YÜZYIL-19. YÜZYIL FELSEFESİ Kazanım: 11.4.4. 18. yüzyıl-19. yüzyıl felsefesindeki örnek düşünce ve argümanları
Alan Becerileri: Sorgulama felsefi açıdan değerlendirir. a) J. J. Rousseau’nun “İnsan özgür doğar oysa
her yerde zincire vurulmuştur.” sözünden hareketle özgürlük probleminin
Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi tartışılması sağlanır.
Etkinlik İsmi NE KADAR ÖZGÜRÜZ? 40 dk.
Amacı 18-19. yüzyıl felsefesi problemlerinden özgürlük problemini tartışabilme. Grup
Yönerge J. J. Rousseau’nun “İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur.” sözü merkezinde
özgürlüğün ne olduğu üzerine felsefi bir tartışma yapmak için sınıfta iki gruba ayrılınız.
Bunun için aşağıdaki aşamaları sırasıyla takip ediniz.
» Aşağıdaki metinleri okuyunuz.
LEVİATHAN (1651)
Bu güvenlik doğal hukukla sağlanamaz. Çünkü adalet, hakkaniyet, tevazu, merha-
met ve özet olarak bize ne yapılmasını istiyorsak başkalarına da onu yapmak gibi
doğa yasaları, bunlara uyulmasını sağlayacak bir gücün korkusu olmaksızın bizi
taraf tutmaya, kibre, öç almaya ve benzer şeylere sürükleyen doğal duygularımı-
za aykırıdır. Kılıcın zoru olmadıkça ahitler sözlerden ibarettir ve insanı güvence
altına almaya yetmez. Dolayısıyla doğa yasalarına rağmen (bu yasalara uyulmak
istendiğinde ve güvenlik içinde uyulması mümkün olduğunda) kurulu bir ikti-
dar yoksa veya bu iktidar güvenliğimiz için yeterince büyük değilse herkes, bütün
diğer insanlara karşı korunmak için kendi gücüne ve kurnazlığına dayanacak ve
üstelik bunu meşru olarak yapabilecektir.
Görsel 4.17: Thomas Hobbes
Tek bir karar verici tarafından yöneltilmeyen bir çoğunlukla da sağlanamaz. Son derece büyük bir çoğunluk da
olsa, bu çoğunluğun üyelerinin eylemleri, kendi bireysel muhakemelerine ve isteklerine göre belirlenmekte ise,
bu şekilde ne ortak bir düşmana ne de birbirlerine zarar vermelerine karşı savunma veya korunma bekleyemez-
ler. Çünkü güçlerinin en iyi nasıl kullanılacağı ve uygulanacağı konusunda farklı görüşlere sahip oldukları için
birbirlerine yardım etmek bir yana engel olurlar ve karşılıklı muhalefetle güçlerini hiç mertebesine indirirler.
Böylece, sadece birleşmiş az sayıda insan tarafından kolayca egemenlik altına alınmakla kalmazlar, aynı zamanda
ortak bir düşman yoksa bireysel çıkarları için kendi aralarında savaş ederler. Büyük bir insan topluluğunun, on-
ların hepsini korku içinde tutacak genel bir güç olmadan da adalet ve diğer doğa yasalarına uymayı kabul edece-
ğini varsayabilirsek bütün insanların aynı şeyi yapacağını da varsayabiliriz. Bu durumda uygar bir yönetim veya
devlet olmazdı, olması da gerekmezdi; boyun eğdirme olmaksızın barış sağlanırdı çünkü. Tek karar verici sürekli
olmalıdır. İnsanların bütün hayatları boyunca sürmesini arzu ettikleri güvenlik için bir çarpışma veya bir savaşta
olduğu gibi belirli bir süreyle tek bir karar verici tarafından sevk ve idare edilmeleri yeterli değildir. Çünkü ortak
bir düşmana karşı birleşmiş gayretleriyle zafere ulaşsalar bile daha sonra ortak bir düşmanları olmadığı veya ba-
zılarınca düşman kabul edilen birisi başka bazılarınca dost sayıldığı vakit, farklı çıkarları nedeniyle dağılacaklar
ve kendi aralarında savaş edeceklerdir.
T. Hobbes, “Leviathan” adlı eserinden alıntılanmıştır.
TOPLUM SÖZLEŞMESİ (1762)
İnsan özgür doğar oysa her yerde zincire vurulmuştur. Falan kimse kendini baş-
kalarının efendisi sanır ama böyle sanması, onlardan daha da köle olmasına en-
gel değildir. Bu değişme nasıl olmuş? Bilmiyorum. Bunu yasallaştıran nedir? İşte
bu soruya karşılık verebilirim sanıyorum. Sadece kaba gücü ve bu güçten çıkan
sonucu düşünmüş olsaydım şöyle derdim: Bir ulus boyun eğmeye zorlanır da
boyun eğerse iyi eder, boyunduruğunu silkip atabilecek olur da atarsa daha iyi
eder. Çünkü özgürlüğünü kendisinden hangi hakka dayanarak almışlarsa yine
o hakka dayanarak geri almasında ya bu davranışı haklıdır ya da özgürlüğünün
elinden alınması haksızdır. Ama toplum düzeni bütün öbür hakların temeli olan
kutsal bir haktır. Bununla birlikte hiç de doğadan gelme değildir, sözleşmelere
Görsel 4.18: Jean Jacques Rousseau dayanmaktadır.
91