Page 88 - FELSEFE 11 BECERİ TEMELLİ ETKİNLİK KİTABI
P. 88
39 FELSEFE 11 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
olduğunu söylemek, bana hemen hemen şeylerin idelerinin bilgisidir. Zihin
bir çelişki gibi görünüyor: zihne kazı- böyle kazanılmış idelerden kimisinin
mak, eğer bir anlamı varsa belli doğru- birbiriyle uyuşup kimisinin uyuşma-
ları algılanabilir kılmaktan başka bir dığını, belki de belleği kullanmaya
şey olamaz. Çünkü bir şeyi zihne, zih- başladığı ve seçik ideleri saklama ve
nin onu algılamadığı biçimde kazımak alma yeteneğini keşfettiği zaman he-
bana anlaşılmaz görünüyor. Buna göre men görür. Fakat ister o zaman ister-
eğer çocukların ve budalaların üzerinde se başka zaman olsun, bunun, zihnin
bu izlenimlerin kazılı olduğu ruhları, sözcükleri kullanmasından yani ge-
zihinleri, varsa onların bunları kaçınıl- nellikle “usu kullanma” dediğimiz du-
İnsan zihni maz olarak algılamaları ve bu doğruları ruma gelmesinden çok önce olacağı
doğuştan boş bir zorunlu olarak bilmeleri ve onaylamaları kesindir. Çünkü bir çocuk nasıl daha
levhaya benzer. gerekir; bunu yapamadıklarına göre bu sonra (konuşmaya başladığı zaman)
tür izlenimlerin olmadığı da apaçıktır.
pelin ve şekerleme idelerinin aynı şey
(...) Kapasitenin doğuştan, bilginin ise olmadıklarını bilecekse konuşmaya
kazanılmış olduğunu söylüyorlar: böy- başlamadan önce de acı ve tatlı ideleri
leyse birtakım doğuştan özsözler bu- arasındaki ayrımı (acının tatlı olmadı-
lunduğunu söylemek neye yarar? Eğer ğını) bilir.
doğrular zihne, zihin onları algılamadan 16. Bir çocuk yediye dek saymaya baş-
kazılabilirse zihnin bilebileceği doğrular layıncaya, eşitliğin adını ve idesini öğ-
arasında kaynak bakımından nasıl ayrım reninceye dek üç dördün toplamının
bulabileceğini anlayamıyorum; hepsinin yediye eşit olduğunu bilmez, o duru-
ya doğuştan, olması ya da dışarıdan gel- ma gelince bu sözcüklerin açıklanma-
mesi gerekir; bir insanın onları ayırt et- sı üzerine bu önermeyi onaylar ya da
meye çalışması boşunadır. daha doğrusu onun doğruluğunu algı-
(…) lar. Fakat o zaman kolayca onaylaması
Görsel 4.14: Helena Hernmarck, Tabula Rasa “boş levha” isimli üç boyutlu duvar
halısı eseri. Sanatçı, Locke’a atıfta bulunarak insanların dünyaya zihinsel içerik veya
bilgi olmadan doğduklarını ileri sürer.
15. Zihni birçok doğruya ulaştıran adım- bunun bir doğuştan doğru oluşundan
lar. Duyular önce tikel ideleri içeri alır, gelmediği gibi onaylamanın o zamana
henüz boş olan odayı döşemeye başlar dek gecikmesi de usunu kullanama-
ve zihin adım adım onların bir kısmını dığından değildir; bunun doğruluğu
tanıdıkça onları belleğe yerleştirir ve ad- ona, zihninde bu adların yerini tuttuk-
Bizim işimiz her landırır. Daha sonra zihin daha da ileri ları açık ve seçik idelerin yerleşmesiyle
gider ve onları soyutlar ve adım adım ge-
birlikte görünür. O zaman çocuk bu
şeyi değil kendi nel adları kullanmayı öğrenir. (...) Kimi önermenin doğruluğunu, daha önce
davranışlarımız- doğruların bilgisinin zihinde çok erken bir değnekle kirazın aynı şey olma-
la ilgili şeyleri bulunduğunu kabul ediyorum; fakat bu, dıklarını ne yoldan ve neye dayanarak
onların doğuştan olmadıklarını göstere-
öğrenmişse daha sonra da “Aynı şeyin
bilmektir. cek yolda olur. Gerçekten dikkat edersek hem olması hem olmaması olanak-
yine de bu bilginin doğuştan değil, kaza- sızdır.” neye dayanarak öğrenecekse o
nılmış idelerin bilgisi olduğunu görürüz; yoldan ve ona dayanarak öğrenecektir.
bu, çocukların ilişki kurdukları, onların
duyguları üzerinde en çok etkili olan
J. Locke, “İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme”
adlı eserinden alıntılanmıştır.
86
Hazırlayan: Sarper Serkan AVCI