Page 323 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 323

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          159

             6.ÜNİTE > Roman  Kazanım A.2.5: Metnin olay örgüsünü belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                      Romanda Olay Örgüsü                              20 dk.
             Amacı      Olay örgüsünün bir metin için önemini açıklayabilmek.                    Bireysel


              Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                                   Korkunç Yıllar
              — Benim adım Sadık... Sadık Turan. Senin?
              — Cengiz, dedim.
              Adı gibi geniş ve mânâlı bir şahsiyeti vardı. Yüzünde, geçmişin derin izleri okunuyordu. Yine geçmiş
              yıllardan kalma bir acılık seziliyordu gözlerinde. Geniş omuzlarıyla erkek göğsü çok ağır bir hayat
              yükünü taşımış hissini veriyordu insana. Sokak kapısı önüne atılmış iskemlede, başını ellerinin ara-
              sına almış, için için ağlıyor gibiydi. Gidip yanına oturdum. Önümüzden geçip gidenlerin adımlarını
              seyrederken bir şeyler düşünüyor, bir şeyler hatırlıyormuş gibi bir hali vardı. Derdini söyletebilirsem
              belki biraz ferahlar diye düşündüm. Yaklaşarak çok sakin bir sesle:
              — Sadık Bey, dedim, beraber askerlik yaptığınız bizim köylü Ahmet’i hatırlıyor musun?
              Başını kaldırmadı:
              — Rahmetli Ahmet’i mi? Hatırlamaz olur muyum hiç?
              Pervomaysk civarında bir yere gömdük onu. Yarası çok ağırdı, kurtulamadı.
              Söylettim. Harbin facialarını uzun uzun anlattı. Kendinden, ailesinden söz açtı. Benimle alâkalandı.
              İşlerimi sordu...
              Akşam oluyordu. Batının kızıllaşmış ufkundan kaçıp Roma damlarına sığınmış kara gölgeler yavaş
              yavaş sokaklara iniyordu. Elini uzattı:
              — Yarın sabah bana gelirsen daha da meraklı şeyler anlatırım.
              (…)
              Ertesi gün evine gittim. Kapıyı belki seksen, belki yüz yaşlarında bir kadın açtı.
              Benden bir şey gizliyormuş gibi, buruşuk yüzü güldü.
              — Bon giorno senyorina, dedim.
              — Bon giorno, dedi. Sonra arkasında sakladığı bir paketi uzatarak:
              — Senyore Sadık size şu paketi bıraktı, dedi.
              — Kendisi nerde?
              — Gitti, bir daha da gelmeyecek.
              Bir müddet hiç ses çıkarmadan bakıştık. Sonra elimi uzatıp paketi aldım.
              — Gracia senyorina... Arrivederci.
              — Prego, prego... Arrivederci senyore.
              Kapı kapandı. İçimde, ihtiyar kadının sözleri yankılanıp duruyordu: “Gitti, bir daha da gelmeyecek.”
              Oradan epey uzaklaşınca paketi çözdüm. İçinden dört tane defter çıktı. Birinci defterin ilk sayfasını
              açtım. İri iri harflerle “Hâtıralar” yazılmıştı; altında, Sadık Turan imzası vardı.
              Sayfalara göz gezdirdim.
              (…)
              Aradan yedi yıl geçmişti. Londra’da bulunuyordum.
              Dışarda, şehrin rutubetli ve kasvetli evleri kararmakta, odama yine dertli bir akşam dolmaktaydı.




                                                                                                   321
   318   319   320   321   322   323   324   325   326   327   328