Page 479 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 479

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          236

             9. ÜNİTE > Mülakat/Röportaj  Kazanım A.4.1: Metinde geçen kelime ve kelime gruplarının anlamlarını tespit eder.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                        Kelime Dağarcığım                              25 dk.
                       Anlamı bilinmeyen kelime ve kelime gruplarını metinden hareketle bulabilmek. Metinden çıkarımlarda buluna-
             Amacı                                                                               Bireysel
                       bilmek.
               Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

                                            Peri Bacaları/Döner Kümbet
             Temmuz ortalarındayız. Daha dün Çukurova’nın sarı sıcağındaydım. Kurumuş Akçasaz’ın ovasınday-
             dım. Anavarza’nın kayalıklarında cam kırıkları gibi ipileşen bir güneş vardı. Ovaya cam kalınlığında,
             ağır bir ışık dökülüyordu… Yanıyordu ova, Çukurova ateş püskürüyordu. Şimdi Kayseri’deyim. Kay-
             seri de yanıyor. Kayseri’de de sıcak bir güneş var. Ama cam kırıklarının ipiltisi yok güneş ışıklarında.
             Sıcak olsa da tepedeki Erciyes’ten bir serinlik geliyor. Ya da insan bir serinlik geliyor sanıyor. Kayseri
             büyük, ağır, güzel, nazlı yapıların memleketi… Göçebe Selçuk, taşı oya gibi işlemiş. Kümbetleri, ker-
             vansarayları, hanları, camileri… Sonra kalesi, eski zamandan kalma surları… İşlenmiş, canlı, güzel bir
             geometri kafası taşa can, taşa yoğunluk vermiş. Sonra da Erciyes’in düzlüğüne ölmez yapılarını oturt-
             muş. Göçebenin hünerli eli, harika yapıların üstünde dolaşır gibi. En şaşılacak şey Selçuk göçebesinin
             bu kadar güzel şeyleri yapabilmesi… Bana öyle geliyor ki bir iş var bu işin içinde. Selçuk göçebesinin
             ellerinin hünerini, bu hüner nereden geliyor, dünyanın iyi bellemesi gerek. Övünmek için değil. Öğ-
             renmek için.
             Konumuz periler diyarıydı. Selçuk’u bir yana bırakalım. Hayranlığımız, sevgimiz berdevam. Ama,
             buralara da bir peri eli dokunmamış diyemezsiniz. Ne gelir insanın aklına, insan neler düşünür bu di-
             yarda bilemezsiniz… Kafana bir peridir takılmışsa, aklından en olmaz şeyler geçer, sen de o düşünceyi
             sonuna kadar kovalayamazsın… Dersin ki Asya’nın bozkırından çadırlarını alıp, atlarına binip, deve-
             sini, koyununu, keçisini, malını toplayıp Anadolu’ya bir periler kavmi geldi. Her biri bir taşa dokundu,
             nakış oldu. Tuttuğu taş nakış oldu. Sonra kümbet oldu, cami, tımarhane, kervansaray, han oldu…
             Kafan bir an periler üstüne çalışmışsa bu böyledir. Çaresiz.
             Bizim Mustafa Gümüşkaynak var Kayseri’de, ince çocuktur. Kayseri’ye her gelişimde Mustafa beni
             ilkin Döner Kümbet’e götürür. Mustafa huyumu bilir. Ben Kayseri’de ilkin Döner Kümbet’i görmek
             isterim. Bunda da öyle oldu. Döner Kümbet’i görüp de büyülenmemek imkânsız. Mustafa doğma bü-
             yüme Kayserili olduğu hâlde, binlerce kere Döner’i görüp tattığı hâlde, o da her görüşünde büyülenir.
             Mustafa bana her gidişimde Döner’in efsanesini de anlatır. Bilir ki isterim. Yahut da hoşuna giden,
             efsaneyi anlatmak. Döner’in arkasında Erciyes vardır. Alakarlı. Erciyes gece bile aydınlık içindedir.
             Sonra, ay ışığı varsa, Erciyes, Döner Kümbet ve insan başka, aydınlık, bir tuhaf ülkededir. Yıldızlar
             döner… Günlerden perşembeyse, cuma gecesi ise ilk akşamdan Döner Kümbet kendi etrafında fırıl
             fırıl dönmeye başlar. Gece yarıya doğru dönmesi gittikçe hızlanır, uğunur, görünmez olur. Öyle hızlı
             döner. Ona bakarak alakarlı, aydınlık içindeki Erciyes de döner… Ala şafak sökünceye kadar, Döner
             Kümbet Mevlevi dervişi gibi döner… Gece yarısından sonra Kümbet’in dönmesi yavaşlar. Günün ilk
             ışıkları üstüne düşünce yavaşlar, sonra eskisi gibi yerinde zınk diye durur. Diyeceksiniz ki bu görül-
             meye değer bir olay. Bence de ele geçmez, görülmeye can atılacak bir şey. Ama, işin bir de aması var…
             Döner Kümbet’in döndüğünü yalnız iyiler görürler. Haksızlık etmemişler, insanoğluna kötülük etme-
             mişler, karıncayı bile incitmemişler, yüreklerinde çocuk saflığı bulunanlar görürler. Cümle kirlerinden
             arınmışlar, yunmuşlar görürler.

             (…)
                                                              Yaşar Kemal, Peri Bacaları/Bu Diyar Baştanbaşa 3

             1.  Okuduğunuz metinde geçen Yanıyordu ova, Çukurova ateş püskürüyordu. cümlesindeki altı çizili
                ifadelerin anlamlarını metnin bağlamından hareketle açıklayınız.











                                                                                                   477
   474   475   476   477   478   479   480   481   482   483   484