Page 483 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 483

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          238

             9. ÜNİTE > Mülakat/Röportaj  Kazanım A.4.2: Metnin türünün ortaya çıkışı ve tarihsel dönemle ilişkisini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                      Tarık Buğra ile Röportaj                         25 dk.

             Amacı     Metnin türünün ortaya çıkışında toplumsal değişimlerin ve etkileşimlerin etkilerini kavrayabilmek.   Bireysel
               Yönerge  Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
             Tarık Buğra’yla Yazı Hayatı, Gençliğim Eyvah Üzerine…

             Yağmur Tunalı: Hayatınızda, sanatı edebiyatı fark ediş anından bugüne kadar “panorama” mahiyetin-
             de bir gezinti yapalım, diyorum. Bunun için siz, yani sanatınız ve büyük tecrübeniz, bu konuşmaya ana
             hatlarıyla aksetsin isterim. Gerçi siz, sözünüzü toprağı tırnaklarınızla kazar gibi kâğıda geçirdiniz. Ama
             görülüyor ki bin defa tekrar bile insanları uyandırmaya yetmeyebiliyor. Evet efendim, lise ikinci sınıfta-
             sınız ve edebiyatın hayatınızın manası olduğunu fark ediyorsunuz. 17. yaşın bu ürpertilerini dinleyelim
             önce; yani, sanata, edebiyata ilk şuurlu uyanışı…
             Tarık Buğra:
             (…)

             Biz her anımızda daha önceki milyonlarca kırıntının ürünüyüz. Sık sık şaşırdıklarım olmuştur; “Bunu
             nasıl yazdım? Nereden geldi bana bu?” diye. Bazen delicesine zorlarım da kendimi, tohumun oğuldu-
             ruğa yıllarca, yıllarca önce yaşanmış ve unutulup gitti sanılan bir acıdan, bir anlayışsızlıktan veya bir
             mutluluktan, bir hoşgörü kırıntısından, kırıntı bir olaydan düştüğünü anlarım. Yazmak bir hipnoz hâli
             mi, ne?

             Lise onuncu sınıfı ben unutmuştum... Hatırlattınız. Doğru: Karar yaşımdır o. Ama ya babamın ki-
             tapları? Daha doğrusu… Her baba gibi... Büyüklerin en büyüğü babama dünyayı ve bizi unutturan
             Rübâb-ı Şikeste, Mesnevi, Şerare, Piyâle, Servet-i Fünun ve Terakki koleksiyonları? Ya bunlar? Ya o,
             ilk Türkçe öğretmenim... Okuma kitabımızda şiiri vardı, düşünün siz... Rıfkı Melul Meriç’in ilk tahrir
             vazifemi göklere çıkarışı ve “İlle şiir yaz.” diye diye “Aferin, güzel” diyene kadar, yedi bin yedi yüz yedi
             şiir yazmaya ve şiir kitapları okumaya zorlayışı? Ya o, İstanbul Lisesinde, Hakkı Süha Gezgin’in, binde
             bir verdiği tam numarayı bana verişi... “Kim bu Tarık Nazım?” diye beni tahtaya kaldırdıktan sonra
             yazdığım “Ömer Seyfettin’e”yi okuyup, “Böyle yazılır işte!” diye beni şımartması... Ve bu şımarma ile
             döktürdüğüm, isim ve sıfat tamlamaları ile dolu, ağdalı… Daha çok beğenilmek, hayran olunmak için
             elbette, ikinci kompozisyonum yüzünden küplere binip, “Arapça isteyen Arabistan’a, Acemce isteyen
             Acemistan’a, Frenkçe isteyen Frengistan’a” diye, Türkçe kavramını kafama mıhlayışı? Ya o, anneciğimin
             ahretlikleri ile okuduğu ilahiler ve uykudan önce kulağıma fısıldadığı dualar? Bunlardan birisini hiçbir
             zaman unutmadım ve bunalımlarımda, umutsuzluklarımda hep ona sığındım. Bunlar ve kim bilir nice
             benzerleri… Mesela ilkokul dördüncü sınıfta, Çocuk Dünyası’nın bulmaca yarışmasından kazandığını
             dokuz kitap ki aralarında Halide Edip, Yakup Kadri, Falih Rıfkı ile birlikte Arı Maya, Pollyanna, Monte
             Kristo vardı… Bunlar hesaba katılmadan, nasıl olur da onuncu sınıfı, on yedinci yaşımı başlangıç sa-
             yabilirim?
             (...)
             Ama, sorunuzu cevaplandırırken önce şunu söylemeliydim: O yaşta, yani onuncu sınıfta yazarlarım
             kimlerdi? Yani bana edebiyatı sevdiren, önemli gösteren, onlar gibi olmak istediğim yazarlar? Öyle
             inanırım ki ben on bir yaşımda Salambo’yu, on üçümde Sefiller’i, gene o yıl Tayyis’i, Cürüm ve Ceza’yı
             okumasaydım, on yedinci yılımı yaşarken pat diye; yazar olacağım diyemezdim. Çünkü edebiyat ders-
             lerinde övülen yazarları sevmiyordum.
             (…)
             Kısacası, edebiyata şuurlu uyanışım… Bu sizin deyiminiz, benim deyişimle de yazar olmaya karar ve-
             rişim, evet, on yedinci yaşımda, benimsediğim örneklerle, insanı ve insan ilişkilerini, insan kaderini
             anlatmaya değer buluşumla başlar: İnsanı, ilişkileri ve kaderi içinde ben de yorumlamalıyım tutkusu o
             karar.
             (…)                              Yağmur Tunalı, Tarık Buğra’yla Yazı Hayatı, Gençliğim Eyvah Üzerine...

             Kelime Dağarcığı:
             ahretlik: Ahret kardeşi olan kadınlardan her biri.



                                                                                                   481
   478   479   480   481   482   483   484   485   486   487   488