Page 222 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 222
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 114
5.ÜNİTE > Roman Kazanım A.2.16. Metinden hareketle dil bilgisi çalışmaları yapar.
Alan Becerileri: Okuma Becerisi Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
Etkinlik İsmi DİL BİLGİSİ ÇALIŞMALARI 20 dk.
Amacı Metinden hareketle zamirlerin kullanımı, yazım kuralları ve noktalama işaretlerinin işlevleri konularında çıka- Bireysel
rımda bulunabilmek.
Yönerge Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları bu metne göre cevaplayınız.
ÇALIKUŞU
Dördüncü sınıftaydım. Yaşım on iki kadar olmalıydı. Fransızca muallimimiz Sör Aleksi bir gün bize
yazı vazifesi vermişti. “Hayattaki ilk hatıranızı yazmağa çalışın. Bakalım neler bulacaksınız. Sizin için
güzel bir hayat temrini olur.” demişti.
Hiç unutmam: Yaramazlığımdan, gevezeliğimden bıkan sörler o sınıfta beni arkadaşlarımdan ayırmış-
lar, bir köşede tek kişilik küçük bir sıraya oturtmuşlardı.
Müdirenin söylediğine göre “ders esnasında komşularımı lakırdıya tutmamayı, uslu uslu muallimi
dinlemeyi öğreninceye kadar” orada bir sürgün hayatı geçirmeğe mahkûmdum.
Bir yanımda kocaman bir tahta direk vardır. Ne yapılsa baştan çıkarılmasına imkân olmıyan ve ara sıra
çakımın ucuyla ötesine, berisine açtığım yaracıklara stoik bir vakarla tahammül eden sessiz sedasız,
ağırbaşlı ve upuzun bir komşu.
Öte yanımda manastır terbiyesinin istediği serin ve mağmum loşluğu temin için yapılmışa benziyen ve
pancurları hiç açılmıyan bir uzun pencere dururdu. Ehemmiyetli bir keşif yapmıştım. Göğsümü sıraya
yaslayıp çenemi biraz yukarı kaldırdığım vakit pancurların arasından gökyüzünü bir parçasıyle bir
büyük akasyanın yaprakları arasından tek bir apartman penceresi ve bir balkon parmaklığı görünürdü.
Doğrusunu söylemek lâzım gelirse manzara hiç de zengin değildi. Pencere her zaman kapalı durur,
balkon parmaklığına hemen daima bir ufak çocuk şiltesi ile yorgan asılırdı.
Fakat ben, bu kadarından da memnundum.
Ders esnasında ellerim çenemin altında kilitli, Sör hocalarıma çok ruhani görünmesi gereken bir
vaziyetle gözlerimi göğe -pancur aralıklarından görünen hakikî gökyüzü- uydurduğum zaman, onlar
bunu bir uslanma başlangıcı sanarak sevinirlerdi. Ben de onları atlatarak bizden gizlemeğe çalıştıkları
hayatı seyrediyormuşum gibi bir şey, bir atlatma ve intikam zevki duyardım.
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu
1. İlk defa 1922’de yayımlanan, 1993’teki baskısından alıntı yapılan bu eserdeki “yazmağa, geçirmeğe,
olmıyan, benziyen, pancur, açılmıyan, payçasıyle, lâzım, ruhanî, hakikî, gizlemeğe” kelimeleri gü-
nümüzde “yazmaya, geçirmeye, olmayan, benzeyen, panjur, açılmayan, parçasıyla, lazım, ruhani,
hakiki, gizlemeye” şeklinde kullanılmaktadır. Eski eserlerden alıntı yapılırken zamanla değişime
uğrayan kullanımların ve yazımı yanlış kabul edilen kelimelerin değiştirilmesi bir gereklilik midir
yoksa eserin orijinal hâli mi okuyucuya yansıtılmalıdır? Düşüncelerinizi gerekçeleriyle ifade ediniz.
221