Page 268 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 268

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9        137

             6.ÜNİTE > Tiyatro    Kazanım A.3.11.Metni yorumlar.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                    OKUR/İZLEYİCİ VE YORUM                             25 dk.
             Amacı      Okurun metne bakışını ortaya koyarken kültürel birikiminin ve olgunluk seviyesinin de etkili olduğunu anlayabilmek.   Bireysel

             Yönerge  “Fatih” adlı metni okuyunuz ve soruları bu metne göre cevaplayınız.

                                                      FATİH
               (…)
               1. YENİÇERİ: Müjde Sultanımız, müjde. (Soluğu kesilmiş gibi susar).
               2. YENİÇERİ: Büyük topun açtığı gediğe saldıran yiğit erlerden biri. (O da tıkanmış gibi susar).
               3. YENİÇERİ: (Heyecanla bağırarak) Topkapısına sancağı dikti! (Fatih, paşalar sevinçle haykırırlar).
               FATİH: Hey! Yiğidim, bu müjden bir ülke değer. Kim, kim bu kahraman? (Birden dışarda dik bir se-
               sin “Yol verin, yol verin!” diye bağırdığı duyulur. Çadırın önünü kapatan keşif yeniçeri kalabalığı açılır.
               Ulubatlı, iki yeniçerinin kollarında görünür, yaralı ve bitkindir, adımlarını güçlükle sürür, fakat Fatih’in
               karşısına gelince son bir gayretle dikilir, gözleri yarı kapalıdır).
               FATİH: Kim bu?
               4. YENİÇERİ: Ulubatlı Sultanım, Ulubatlı Hasan.
               KARACA: (Hasan’a) Devletlû Hünkârın huzurundasın Hasan, aç gözlerini.
               4. YENİÇERİ: Müjdeyi kendisi vermek istedi Sultanım, ama konuşacak dermanı yok.
               5. YENİÇERİ: Yarası çok ağır. Getirmek doğru değildi ama kendi diledi.
               FATİH: Ne duruyorsunuz öyleyse. Çabuk, çabuk yatırın Hasan’ı.
               AKŞEMSETTİN: Hasan, yavrum Hasan!
               FATİH: (Onun üstüne eğilerek) Gazan mübarek olsun, Hasan. (Hasan gözlerini aralar, Fatih’i görünce
               dirseği üstünde doğrulmak ister, düşer. Fatih engel olur.) Hayır, kıpırdama. (Doğrulur, onu getirenlere.)
               Nasıl oldu böyle?
               5. YENİÇERİ: Sancağı diktikten sonra surdan uçtu, delik deşik.
               FATİH: Yaralarını sarsınlar çabuk... (Akşemsettin’in koluna dokunduğunu görünce) Ne var hoca?
               AKŞEMSETTİN: Hasan’ı rahat bırakalım Sultanım.
               FATİH: Ya... Demek... (Tekrar Hasan’a yaklaşır, Hasan bunu sezmiş gibi gözlerini aralar, solgun du-
               daklarında belli belirsiz bir gülümseme uçar.) Yola beraber çıktık fakat bizi çok geride bıraktın, Hasan.
               (Çadırın dışında yeniden bir kaynaşma olur, yeniçerilerde telaşlı bir hareket görünür.).
               YENİÇERİLER: Paşamız geliyor. Beylerbeyi geliyor. (İshak Paşa girer, Fatih’in karşısında eğilir.). Top-
               kapısından? (Paşanın yan gözle yeniçerilere baktığını görünce) Müjdeyi aldık.
               İSHAK: Mübalağa cenk oldu, Devletlû Hünkârım. Hasan’ın otuz arkadaşından sağ kalanlar... Burçta
               sancağın etrafında şimdi askerimiz bir sel gibi iki sur arasını doldurdu. “Müdafiler, düşen ölüsüne ve
               atlar laşesine bakmayıp iç surlara çeküldüler. Kapıları muhkem kapadılar, giremeyip dışta kalanlar
               ayakaltında ezilip toprağa karıştılar.” Ama sanmam, iç surların dayanacağı şüphelidir. (Yan gözle Ha-
               san’ın bulunduğu tarafa bakar, Fatih’in konuştuğunu duyunca vaziyet alır.)
               FATİH: (Kızarak) Yeniçeri ne duruyor, niçin hücuma kalkmıyor?
               İSHAK: İç hisarda açılan gedikler kapatıldı, karanlık bastırdı. Göz gözü görmez. Asker surun dibinde
               kendini yer. (Kendi kendine konuşur gibi.) Ben eminim ki hiçbir ordu sabahı böyle hasretle beklemedi,
               dünya yaratılalı beri. (Sabrı tükenmiş gibi, izin beklemeden Hasan’ın bulunduğu tarafa koşar.) Hasan
               evladım Hasan, hepimiz seninle övünüyoruz. (Akşemsettin’in kendisine işaret ettiğini görünce susar,
               Fatih’e bakar.).
               FATİH: Ne var Hocam?



                                                                                                   267
   263   264   265   266   267   268   269   270   271   272   273