Page 264 - Türk Dili ve Edebiyatı - 9 | Beceri Temelli
P. 264

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                          TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9        135

             6.ÜNİTE > Tiyatro    Kazanım A.3.8. Metnin dil, üslup ve anlatım/sunum özelliklerini belirler.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Bilgi Okuryazarlığı Becerisi
             Etkinlik İsmi                        YAZAR VE ÜSLUP                                 25 dk.
             Amacı      Yazarın dünya görüşünün ve dili kullanma biçiminin üslupla ilişkisini kavrayabilmek.  Bireysel

             Yönerge  “Keşanlı Ali Destanı” adlı metni okuyunuz ve soruları bu metne göre cevaplayınız.


                                              KEŞANLI ALİ DESTANI

               (…)
               DERVİŞ: (Bakarak) Hey koca aslan.

               NİYAZİ: Er kişi ensesinden belli olur. Şu enseye bak maşallah.

               NURİ: Mahpushane yaramış. Saçları da ustura ile kazıtmış.
               Ş. POLİS: (İşgüzar) Açılın. (Düdük çalar.) Trafiği kapamayın.

               ŞERİF: Hoş geldin.

               ALİ: Hoş bulduk Şerif Abla.
               TEMEL: Duyduk ki mahpushanede itibarın yerinde imiş Ali Abi?

               ALİ: Eh, hürmette kusur etmediler.
               NURİ: Mahpushane müdürünü dövdüğünde bir resmin çıkmıştı gazetede, iftihar ettik milletçe.

               ALİ: Sizler nasılsınız görmeyeli?

               HAFİZE: Allah razı olsun. Çamur İhsan’dan kurtardın bizi ya senden sonra öbek öbek küçük bataklar
               üredi başımıza oğul.
               DERVİŞ: Bırakın nefes alsın be çocuk.

               TEMEL: Çarşambayı perşembeyi bize haram ediyorlar.

               ALİ: Edemezler.
               NİYAZİ: Demin polis de söyledi. Damlarımızı hepten yıkacaklarmış.

               ALİ: Yıkamazlar.
               LUTFİYE: Ya bu ağaların açgözlülüğü? Sus parasını iki misli alacaklarmış.

               ALİ: Alamazlar.
               NİYAZİ: İhsan’ın takımı senin için “Suyu ısındı ayağını denk alsın.” diyesiymişler. Yakın vakitte seni
               vuracaklarmış.
               ALİ: Vuramazlar.

               Ş. POLİS: Dağılın be. Söyle de dağılsınlar. Trafiği tıkıyorlar. (Düdük çalar.) Toplu yürüyüş kanunu var.
               Şimdi zabıt tutuyorum. Laf anlamıyor musunuz?

               Z. POLİS: Hadi, dağılın. (Şişman ve zayıf polis kalabalığı iteleyerek dağıtmak isterler. Onların dağıttığı
               kümeler dağılır gibi yapıp sonra başka bir yanda yine kümeleşirler.)

               Z. POLİS: (Şişmana) İyilikle iyilikle.



                                                                                                   263
   259   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269