Page 98 - DEFTERİM TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
P. 98

Bade İçme (Rüya Sonrası Âşık Olma): Âşıkların âşıklığa başlamayı ya da yetişip usta
                           âşık olmayı geleneksel bir unsur olarak gördükleri iki önemli yol vardır: Usta yanında
                           yetişme ve rüyada bade içerek badeli âşık olma.

                           Badeli âşıklar, rüyalarında bir pirin elinden içtikleri “dolu” (dolu) ile şair olur veya
                           kendilerine gösterilen bir güzele vurulurlar. Gördükleri bu rüyayı kimseye söylemeden
                           aradıklarını bulmak için diyar diyar dolaşır, bazen de aynı şekilde âşık olan şairler
                           tarafından imtihana tâbi tutulurlar. Âşıklara rüyada sunulan “dolu”ya “bade”, bu
                           yolla şiir söyleyen âşıklara da “badeli âşık” denir.



                             ÖRNEK




                             Bilmez idim uyumuştum,       Bir pirin öptüm elini,      Bir ayna tuttular bana,
                             Kasımoğlu Pınarı’nda.        Gösterdi aşkın yolunu.      Baktım seyrettim cihana.
                             Bir dolu verdiler içtim,     Gördüm aşkın bülbülünü,     Durup kaldım yana yana,
                             Kasımoğlu Pınarı’nda.        Kasımoğlu Pınarı’nda.       Kasımoğlu Pınarı’nda.


                                                                                      Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı



                           Lebdeğmez (Dudakdeğmez): Âşıkların ustalıklarını sergilemek için bir çeşit söz hüneri
                           olarak başvurdukları bir tekniktir. İçinde dudak ve diş-dudak ünsüzleri (b, p, m, v, f)
                           bulunmadan şiir söylemektir. Âşıkların, dudakları arasına iğne koyarak yarıştıkları bir
                           atışma biçimidir.
                            ÖRNEK                                           Oku cehaleti kökünden kazı


                                       Dikkat et araştır gözlerini aç
                                       Sanat her yiğidin kârı değildir      Hazinedir sakla sen şu ikazı
                                       Eser yazarının serindeki taç         Tahsil görenlerin şaheser kozu
                                       Altındandır soğan zarı değildir      Okul teri uyku teri değildir
                                                                                             Alim Yıldız, Sefil Selimi



                           Tarih Bildirme: Âşıklar; kıtlık, yangın, sel felaketleri, salgın hastalık, önemli savaşlar
                           gibi toplumu yakından ilgilendiren, sosyal hayatla ilgili olaylarla kendi doğum
                           tarihlerini genellikle ilk ya da son dörtlükte bazen de ara yerde belirtmiştir. Böylece
                           şiirlerinin tarihî birer belge olmasını istemişlerdir.



                            ÖRNEK           Dokuz yüz kırk altıda uğradım, gördüm.
                                            Veysel der, içimden ağladım durdum.
                                            Bu ulu Tanrı’dan isteyin yardım.
                                            Gayret kuşağını kuşan Erzincan.


                                                                  Ali Berat Alptekin, Âşık Veysel / Türküz Türkü Çağırırız

                                Çözümleme: Âşık Veysel, 1946 yılında yaşanan Erzincan depremine tarih düşmüştür.



    96
   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102   103