Page 122 - Tarih
P. 122
12. Sınıf Tarih
4. 2. ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI (1923-1938)
4. 2. 1. Türkiye-Yunanistan İlişkileri
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Türk-Yunan ilişkilerinde belirleyici olan iki ana so-
run nüfus mübadelesi ve patrikhane meselesi olmuştur. Lozan Barış Antlaşması’na göre 30 Ekim 1918
tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan önce İstanbul’da yerleşik olan Rumlar ve Batı Trakya’daki
Türkler dışında kalan, Türkiye’deki Rumlar’ın ve Yunanistan’daki Türklerın mübadelesi (değişimi) ka-
rarlaştırıldı. Ancak Yunanistan, İstanbul’da mümkün olduğu kadar fazla sayıda Rum bırakmak istiyordu.
Yunanistan 30 Ekim 1918’den önce geçici de olsa İstanbul’a gelen her Rum’u yerleşik sayarak müba-
deleden ayrı tutmak istiyordu. Türkiye ise “yerleşik” düşüncesini İstanbul’da sürekli oturanlar için ge-
çerli olacağını belirtiyordu. Yunanistan ayrıca, Batı Trakya’daki Türklerin, Balkan Savaşları sırasında
geldiklerini ileri sürerek onları da mübadeleye tabi tutmak istiyordu. Sorun, Milletler Cemiyetine taşındı
ancak bir sonuç elde edilemedi. Yunanistan’la yeni bir savaşın eşiğine gelindiği bir dönemde 10 Haziran
1930’da imzalanan bir antlaşmayla yerleşme tarihlerine bakılmaksızın İstanbul Rumları ile Batı Trakya
Türklerinin hepsi “yerleşik” sayıldılar. Türk-Yunan antlaşmanın imzalanmasında İtalya’da Mussolini li-
derliğinde kurulan faşist yönetimin saldırgan ve yayılmacı politikasının getirdiği tehlikenin de etkisi oldu.
Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türk-Yunan ilişkilerini etkileyen bir diğer sorun ise Patrikhane me-
selesidir. 1924’te Patrik seçilen VI. Konstantinos Arapoğlu, Bursa doğumluydu ve 1921’de İstanbul’a
gelmişti. Dolayısıyla mübadeleye tabi idi. Bu yüzden Türkiye bu duruma itiraz etti. Yunanistan meseleyi
Uluslararası Lahey Adalet Divanına götürmeye çalışırken, Türkiye Patrikhane konusunun bir iç sorun
olduğunu ve bu nedenle iç işlerine müdahale edilmesine izin vermeyeceğini belirtti. Türkiye’nin kararlı
tutumu karşısında Konstantinos Arapoğlu istifa etti ve yerine mübadeleye tabi olmayan Vasilios Yeorgi-
adis (Vasilyus Yorgiyadis), patrik seçildi. Yaşanan bu süreç içinde Patrikhanenin Türk kanunlarına bağlı
olduğu, evrensel (ekümenik) statüsünün tanınmayacağı ve dinî bir meseleden dolayı Türkiye’nin iç işle-
rine karışılamayacağı mesajı güçlü bir şekilde verilmiş oldu.
Nüfus mübadelesi sorununun çözülmesinden sonra Yunanistan Başbakanı Venizelos, Türkiye’yi zi-
yaret etti ve 30 Ekim 1930’da Türk-Yunan Dostluk Antlaşması imzalandı. 1934’te Venizelos, Atatürk’ü
Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Böylece Türkiye ve Yunanistan arasında kurulan dostluk ve iş
birliği ortamı, 1950’li yıllarda başlayacak olan Kıbrıs Sorunu’nun ortaya çıkmasına kadar devam etti.
4. 2. 2. Türkiye-İngiltere İlişkileri ve Musul Sorunu
Türkiye, Misak-ı Millî sınırları içinde yer alan Musul’u geri alabilmek için Lozan’da büyük bir uğraş ver-
mişti. Ancak barışın tehlikeye girmesi nedeniyle, Musul Meselesi’nin Türkiye ile İngiltere arasında ikili
görüşmelere bırakılması kabul edilmişti. Buna göre taraflar dokuz ay boyunca meseleyi çözmek üzere
aralarında görüşecekler, bir çözüme ulaşılamadığı taktirde sorun Milletler Cemiyeti tarafından çözüle-
cekti. Taraflar arasında ikili görüşmeler 19 Mayıs 1924’te İstanbul’da Haliç Konferansı adı altında baş-
ladı.
Türkiye, Musul ve Kerkük bölgesinin Türk sınırları içinde kalmasının haklı gerekçelerini ortaya koyup
taleplerinde ısrar ederken, İngiltere ise bu fikre yanaşmadığı gibi, Hakkari ilinin nüfusunun çoğunlu-
ğunun Nasturi olduğunu ileri sürerek bu bölgenin de Irak sınırları içinde olması gerektiğini savundu.
İngiltere’nin asıl amacı Musul ile ilgili kararların alınmasında meseleyi Milletler Cemiyetine götürmekti.
121