Page 225 - Dört Dörtlük Konu Pekiştirme Testi - TYT FELSEFE
P. 225
FELSEFE TEST
15-17. Yüzyıl'da Felsefe 1 B
1. Monizme karşılık G. W. Leibniz'in tözcülüğü çoklu bir 3. Mükemmellik geometrik şekillerin bir özelliğidir. Örneğin bir
nitelik gösterir. G. W. Leibniz'in monad olarak adlandır- dairenin daha daire ya da bir üçgenin daha üçgen olmasını
dığı töz, evrenin bir parçasıdır ve evreni kendinde taşır. düşünemeyiz. Ütopyalar ise “daha” arayışının bir sonucu
olarak ortaya çıkan toplum tasarımlarıdır. Yaşanan toplum-
Bireysel ile evrensel arasında bir tür bağlantı vardır.
sal olaylar üzerine düşünmek bizi ideal olanı aramaya gö-
Her monad, çokluk içinde birlik olarak görülür ve her
türür. Bu arayışın sonuçları realitede değil düşünsel yapıda
biri diğerinden farklı özellik gösterir. Aynı zamanda her bulunur. T. More'un literatüre eklediği “olmayan yer”in yani
monadın tasarlama gücü de farklıdır. G. W. Leibniz mo- ütopyaların ilk örneği, Platon’un Devlet' idir. İdeal düzen ara-
nadları uzamsız, biçimsiz ve bileşiklerin yapısına giren yışları mevcut durumla temas hâlinde olsalar da ister ütopik
sonsuz sayıdaki bölünmez tözler olarak tasarlar. Her ister distopik olsun, var olmayan fakat olabilirliği savunulan
monad bir dünya gibidir, Tanrı’nın ya da tüm evrenin düzen kurgularıdır. Toplumsal düzen içerisindeki ideal kav-
ramı ise göreli yönü itibariyle hiçbir zaman tam olarak ortaya
aynasıdır. Monadlar arasında bir sıradüzen bulunur,
konulamamıştır.
en aşağı monad madde, en yüksek ise Tanrı’dır. Tanrı
aynı zamanda bütün monadların yaratıcısıdır. Parçadan hareketle aşağıdaki seçeneklerin hangisine
ulaşılabilir?
Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisinin G. W.
A) Matematiksel bilimlerin mükemmelliği topluma
Leibniz'in düşünceleri ile örtüştüğü söylenebilir?
uyarlanmalıdır.
A) Tözler birbirine benzeyen evrensel unsurlardır. B) Reel toplumsal yapı içinde ideal düzenin gerçekleş-
B) Evren öznel niteliklere sahip tözlerin birlikteliğidir. mesi olanaklıdır.
C) İdeal kavramı tanımlandığında ütopyalar gerçekçi
C) Monadların tasarımları birbiriyle benzerlik gösterir.
tasarımlara dönüşür.
D) Her töz izleyeceği yolu ebedi olarak kendisi belirler.
D) İdeal devlet düzenleri gerçek yaşama değil, bilincin
E) Monadlar daha küçük parçalara bölünerek çoğalırlar. arayışına ait ürünlerdir.
E) Ütopyalar, temas hâlinde bulunduğu toplumu
yansıttığı ölçüde gerçekleşebilir.
4. “Duyularımız zaman zaman bizi aldattığı için, hiçbir şeyin
tam olarak duyulduğu gibi olmadığını varsaymayı istedim.
Ayrıca, çıkarımlarda yanılgıya düşen ve giderek en yalın
geometri sorunları konusunda bile bozuk argümanlar üre-
2. Antik Yunan filozofları varlığı ve doğa olaylarını açıkla- ten insanlar olduğu için, kendimin de yanılgıya düşebilece-
mak ve anlamak için felsefi düşünce yöntemlerini kullan- ğimi kabul ettim. Bu nedenle, daha önce ispat olarak değer-
mıştır. Neden sonuç ilişkisi bağlamında evreni anlamaya lendirdiğim nedenlerin tümünü yanlış saydım ve yadsıdım.
çalışan filozoflar gerek eldeki bilgilerin yetersizliği gerek- Son olarak, uyanıkken taşıdığımız aynı düşüncelerin tümü,
se yöntem sorunundan dolayı felsefe ve bilimi iç içe gö- uykuda bize yanılsamalar olarak gelebileceği için, aklıma
gelen her şeyin düşlerimin yanılsamalarından daha doğru
ren bir anlayışa sahipti. Zamanla bilginin derinliği ve kap- olmadığını kabul etmeye karar verdim. Ancak hemen sonra
samında yaşanan gelişmelerle felsefe kendi içinde alt fark ettim ki, böyle her şeyi yanlış olarak düşünmeyi ister-
disiplinlere ayrılmaya başladı. Fakat tüm bu gelişmelere ken, gene de bunu düşünen benim bir şey olmam zorun-
rağmen felsefi bilginin öznel karakterli yapısı sebebiyle luydu. Ve bu Düşünüyorum, öyleyse varım, gerçekliğinin
zamanla mutlak doğru bilgiye ulaşma gayreti içine giren kuşkucuların en aşırı sayıltılarının bile sarsamayacağı denli
filozoflar eliyle bilgi, deneylenebilir ve sınanabilir bir düz- sağlam ve güvenilir olduğunu görünce, hiç duraksamadan
leme doğru çekilmeye başlandı. 15. yüzyılla başlayan bu onu aramakta olduğum felsefenin ilk ilkesi olarak kabul
edebileceğim yargısına ulaştım.”
sürecin sonunda bilim artık bilgiyi, felsefi zemininden ta-
mamen ayırarak yaşamı pratik anlamda dönüştürebilen R. Descartes'a ait bu parçadan hareketle aşağıdaki
doğrudan bir güç hâline getirdi. yargılardan hangisine ulaşılamaz?
Parçaya göre bilginin güç hâline dönüşmesindeki A) Var olduğumuzu düşünmek için düşünen bir varlık
süreçte ana etken nedir? olmamız gerekmektedir.
B) Algıladığımız şeyler gerçekliği tam olarak yansıtmaz.
A) Felsefi yöntemlerin bilgiyi kavramada yetersiz kalması
C) Bir şeyin doğru ya da yanlış olduğunu düşünmek,
B) Bilimin bilgi oluşturma yöntemine getirdiği yenilikler düşünen bir varlığın olmasını gerektirir.
C) Bilimin varlığa felsefeden farklı bir anlam yüklemesi D) Gerçeklik, "Düşünüyorum, öyleyse varım" düşünce-
D) Bilgi yoluyla yaşamı dönüştürme arzusu siyle sınırlıdır.
E) Felsefenin ilk ilkesi, gerçekliği anlamaya yönelik bir
E) Yaşamı kolaylaştıran doğru bilgiye ulaşma isteği
arayışı temsil eder.
222 223