Page 182 - Osmanlıca 10 (Tüm Kitap)
P. 182

180                                     CEVAP ANAHTARI, SÖZLÜK VE KAYNAKÇA


               itibar: Saygınlık. Saygı gösterme, önem  mahv: Yok etme, varlığına son verme.
               verme. Onur, şeref.                         mahya:  Ramazan  gecelerinde,  ca-
               ittiba: Ardı sıra gitme, uyma, tabi olma.   milerde iki minare arasına gerilen ipler
                                                           üzerine kandil veya elektrik ampulleriy-
               K-L                                         le yazılan yazı veya yapılan resim.
               kâfi: Yeterli, yetecek ölçüde olan.         mahzun: Üzgün.
               kahır:  Yok  etme,  ezme,  perişan  etme,   malik: Bir şeye sahip, bir şeyi olan.
               mahvetme.                                   mamur: Bayındır.
               kâm: Zevk, mutluluk, tat.                   mâni: Bir şeyin yapılmasını önleyen şey,
               kâmil: Olgun, yetkin kimse. Kültürlü, bil-  engel.
               gili, bilgin. Bütün, tam, eksiksiz.         manidar: Anlamlı.
               kapalı hece: Ünsüz ile biten heceler için  manzume: Şiir.
               kullanılır.                                 maruz: Bir olayın, bir durumun etkisinde
               katiyen: Hiçbir zaman, asla. Kesinlikle.    veya karşısında bulunan.
               kemter: Daha aşağı, aşağıda bulunan.  mazi: Geçmiş.
               Eksik, noksan.                              mensup: Bir yerle veya bir kimseyle bağ-

               kırat: Elmas, zümrüt vb. değerli taşların  lantısı  olan,  ilişkili,  -den  olan,  -e  bağlı
               tartısında  kullanılan,  0,20043  gramlık   (kimse).
               ağırlık  ölçü  birimi.  mec.  Nitelik,  değer,   mensur: Düz yazı. Saçılmış, dağılmış. Öl-
               düzey, seviye.                              çüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz.
               kitabe: Yazıt.                              merasim: Tören. mec. Resmî işlerde yol
               kitabet: Yazı yazma. Yazmanlık, kâtiplik.   yöntem, yol yordam.
               Kompozisyon, tahrir.                        merhum: Ölmüş Müslüman (erkek), rah-
               konsonant: Ünsüz.                           metli, rahmetlik.
               lahza: Zamanın bölünemeyecek kadar          mesh:  Bir  şeyi  elle  sıvazlama.  Abdest
               kısa bir parçası, an.                       alırken ıslak eli başa ve meste sürme.
               latif: Hoş, narin, şirin. Yumuşak, nazik.   mesrur: Sevinmiş, sevinçli.
               latife:  Güldüren,  tuhaf  ve  güzel  söz,   mest: Aşk, sevgi, zevk vb. bir duygudan
               şaka.                                       dolayı  aklı  başından  gitmiş,  sarhoş  ol-
               levh  ü  kalem:  Yaratılmışlar  hakkındaki   muş (kimse).
               bütün  bilgiyi  kapsayan  kitab-ı  mübin,   mesut: Mutlu, sevinçli.
               levhimahfuz.
               M                                           mevcudat: Var olan şeyler, varlıklar.
               mağrurane:  Gururlu,  kibirli  bir  tarzda,   mevki: Yer, mahal. Makam. Durum.
               mağrur bir insana yakışacak şekilde.        mevkib:  Atlı  veya  yaya  olarak  büyük
               mah:  Yılın  on  iki  bölümünden  her  biri,   bir zatın yanında yürüyen, ona refakat
               ay. Ay parçası, sevgili.                    eden heyet, takım, alay.
               mahiyet: Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas. İç-  mevt: Ölüm.
               yüz.                                        mevzu: Konu.
               mahkukat: Kazılmış, hakkedilmiş şeyler.     meyyit: Ölü, ölmüş.
               mahsusa:  Mahsus  (özgü,  özel)  kelime-    mezhep: Bir dinin görüş, yorum ve anla-
               sinin  tamlamalarda  ortaya  çıkan  aynı  yış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kol-
               manadaki müennes şekli.                     larından her biri. mec. Anlayış, görüş.
               mahşer: Kıyamet günü dirilenlerin top-      mezkûr: Adı geçen, anılan, sözü edilen,
               lanacaklarına inanılan yer.                 zikredilen, zikrolunan.
   177   178   179   180   181   182   183   184   185   186   187